Lâ! .. Şiiri - Necla Maraşlı

Necla Maraşlı
64

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Lâ! ..

Yağmurlar başlamıştı, çamurlardan önceydi.
Yaşıyor olmamız bir şeyi değiştirmiyordu,
Zaman, zaman içinde kayboluyor,
Bizde ne arıyorlarsa bulunmuyordu.
Firketeli günlerdi ve akşamüstüler,
Herkesin, sular gibi çekildiğinin öncesi,
Kendilerini de bırakmışlardı onlar,
Damağımızda tuttukça bildik eksiklerini.
Sonra kurudu kıyı, sustu su,
Ve biz geldik,
Ayrı coğrafyaların aynı sayrılarıyla,
Aynı çağın kabuğundan koparak,
Ve biz,
Bir deniz gecesinin yeşil sancılarıyla,
Geldik.
Aç topraklar olarak.

Şaha kalkmış pençeydi,
Vuruyordu sahte masaların tokluğuna,
Bardakların boğazına, susuzluğun çaresizliğini,
Artıklı tabakların midesini bulandıran sesi,

Olacak!

Oynasın yerinden
Soytarıların düzeni!

Duaya dönüştü hep içimdeki yandımsa da,
Canımın içi dudaklarından dökülen küfrü,
Buğulu gözlerinde yatalak bir dünya,
Umut ağlıyor olsa da ille inatla,

Ölü olsa,
Kalkacak! ..

Üstü külle örtülü ölülerdi onlar,
O bağırdığında uçuşan.
Var olan her uzvuyla bir bedeni,
Ölümünü uğurlayarak doğan bir kelebeğin
Tek öpüşü kadar bile yaşamamış olan.

Karınlarında makas, bıçak veya demirdendi
Düğmeleri.
Ne zaman ki iliklerine yaklaşıyordu onun sözleri,
Deşiliyorlardı.
Bir cehennemin ağzında dirildiklerini görüyordum,
Ancak kendi içlerine dökülmesinden korktukları
Küllerini, öptüklerini.
O ise, durmaksızın bağırıyordu.
Sesi rüzgârıydı dünyanın.
Kanı ağlıyordu.

Altından bir halka ve at vardı toprağın kapısında,
Uzağın iki çocuğuyla
Ata binmeyi bir öğrensem diyordu biri
Toynaklarını vursa dağlara,
Toprak havalansa!

Kıyı kahvelerinde kaynayan kazanlarda
Demin haberini bekliyordu su,
Damarlarına.

Tanıksız bir kürek,
Tohumun büyüsünü anlatıyordu,
Sıtmalı toprağa…

Bütün gecelerimi korkuluklar tutmuştu
Ve gözlerinin karanlık oyukları! ..
Ben hep ondan,
O hep çocuklardan yana kaygılıydı,
Tohumun büyüsüne çürük katandan dolayı…

Yalanın şahidi yalan olmuştu kasıklarda,
Yaşam, ilzam ederek büyüyordu.
Bir tek harfi bile düşmedi onun kırılarak,
Bir tek kelimesi bile cümlesinden ayrılmadı,
O,
Sonsuzluğun yüzüne,
Aşktan bir mısra yazıyordu.

Tüm anıları avuçlarının tozlanmış yollarında çileli,
Yorgun,
Ve terli,
Sessiz bir han kapısına yürür gibiydi bana gelişi.

Çıplaklığının cımbızında yalan iplikleri,
Cibinliğinin altında sökük bir çocuk uyuyordu.
Sesinin her fısıltısında karanlığım,
Ak pak bir gerdana dönüyordu.

Sudeler ninnileyen ikindi gölgeleri ey! Kut.
Lâ! .. Şiir ve ses! .. Aşk olsun sonsuzluğa! ..
O bağırınca ömrüm
O ağlayınca ömrüm
O gülünce ömrüm

Kut’sanan ömrümdü.

Necla Maraşlı
Kayıt Tarihi : 8.7.2011 00:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Necla Maraşlı