Ne olurdu, karanlık dünyama!
Bir, sigara ışığı kadar,aydınlık verseydin.
Ne olurdu, kor gibi yanan yüreğime!
su gibi serpilip, söndüre bilseydin.
Ne olurdu, gülteninle!
Atlas ipek gibi,bedenimi sarsaydın.
yürüyorum ince uzun bir yoldayım
dertlerimle oldum heybe
bazen sağda bazende sol koldayım
bana sadık yar olmuş gölgem
Geceyimi bekleriz hüzünlenmek için!
Yoksa gecemidir, sessizce hüznü getiren?
Yalınızlığa siyah çalan geceler.
Geceme gam çöktü.
Hüzün makamı çalıyor rüzgar.
Ay donok
Ateş çıplak tenine değdiğinde yakar'ya! !
Kor yanan bir yürek taşıyorum.
Kim çıplak gezebilir dersen ulu orta! !
Ben duygularımı giydirmeden, çıplak geziyorum.
kutup güldane...şairin kırık kalemi
Şanssızım
Omuzlarımdaki yük ağırdı
Hiç görmedim güzel bir gün
Kalmadı başımda akıll
Gözlerimde! puslu yaş kaldı
Yüreğimde! yaralı ve dertli
Bu dünya yalan
Dostlar iki yüzlü
Sevgiler sahte oldukça
Yaşamın anlamsızlığı
Başlar umutsuzca
Hani bazen herşeyden kaçarsınya bir sahile giderek!
Bir kayığa binip denizin uzaklarında kaybolmak istersin sahilden uzaklaşarak.
Ama aslında sahip olduğun hayal, sahil kadar uzak kalır...kutup güldane
şimdi sahilde olmak vardı
yalın ayak yürüyüp
kumsalda iz bırakmak vardı
martıların çığıltısında
Umutları duvara asılınca! !
Düşlere, perde çeker mahsun bakan gözler...
Gün aşarken geceye! !
Karanlığa nefret çalar suskun cümleler
isyankar söver
gelmişine geçmişine, pervasız sözler...
Haydi gel,mehtapta yürüyelim seninle
Gecenin içinde,bana elini ver,yürürken
Sıkıtut ha,düşersen kaymasın elin ellerimden
Buralar çakıllı,taşlı olur,düşersin sonra
Bu dağlarda çok izledim,tek başıma,mahtaplı geceleri
Yarenlik etmiştir bu dağlar,böyle gecelerde bana
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!