Kuşlar uçuyor gökyüzünden yere sortiler.
Biri çift başlı,biri en büyük kanatlı,biri ne idüğü belirsiz siması.
Gökyüzüne doğru farklı ışıklar yükselmesi lazım;
Neden farklı renklere bürünmüş sesler yükseliyor gökyüzüne?
Bulutları bile dağıtan bu sesin kaynağıda ne?
Babıali'de bir el arabasıyla koşuşturup duruyor sağa sola,
Kaçıp gelmiş para ümidiyle urganı boğazında şehre.
Evde bekliyor yuvaya solucan götüren kuşları beklediği gibi,
On iki aç boğaz,on iki kişinin hayalinin taşındığı el arabası.
Ağır aksak çıkmaya çalışıyor bu evin tekerlekleri.
Dikmişler göğü delen evlerini; zorladıkça zorlamışlar toprağa gidişi.
Orandan oraya sürüler halinde koşuyor,dolaşıyor insan hayvanı.
Koca koca binaların altında
Kanalizasyondaki fareleri umursayan yok.
Unutulmuş burada onların derinden gelen sesleri.
Bir tren kalmaya çalışıyor,çatısından su sızan binadan.
Baba oturmuş kalmış yağmura tuz karıştırıyor.
Çocuk babasından kopacak burada bilmem hangi çeyreğe.
Hızlanıp kaybolacak göğe giden sesi.
Anılarla oynayacak ayrılığın hikayesi.
Maçka'da köpeğini dolaştırıyor kız çocuğu.
Köpeğin maması bir ailenin bir aylık maaşı.
Küçük hanımın haberi bile yok taşıdığı köpek bir araba parası.
Ya kaybolup giderse aman; takma alır yine babası.
Gece o parka tekrar gelir köpek tasması.
Beyoğlu'nun arka kapısında biri daha düşüyor yere.
Sebep bir ekmek parası.
Nehire karışmış bir aşağı bir yukarı.
İşte burada yok renklerin ayrılığı.
Ak cinli olmuş kızıl cinli bize ne yap sefanı.
Yedi tepeye kuruldu aslında kaç tepe var belli değil.
Her saniye burada birileri daha ayrılır kırklara karışır.
Kavuşma şehri değil burası ayrılık şehri.
Altınlar içinde bakır tozu değil aradığımız.
Her güzelliğin zıttı ile var olduğu gerçegi.
Kayıt Tarihi : 16.2.2013 14:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İstanbul'da hüküm sürmüş imparatorlukların simgesi olan kuşların günümüz postmodern İstanbul'una bakışı

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!