Zamanla her şeye alışıyor insan.
Mesela önceden olsaydı seni yolda gördüğüm de elim ayağıma dolaşırdı.
Ayak üstü biraz daha konuşmak isterdim, ama ayakta durduğun için yorulmanı istemezdim.
Fazla uzatmazdım, aslında ne konuşacağımı da bilmezdim.
Ya da karşılaşmasak bile seni gördüğümde elime telefonu alıp biriyle konuşuyormuş numarasını az yapmadım.
İşte düşün sağa sola bakınıp adres arıyormuş yalanı.
Sana bir şeyler söylemek istedim, ama sonra vazgeçtim.
Sana bir şeyler yazmak istedim, kendimden geçtim.
Buydu tam olarak, yazmalıydım.
Seni, sana.
Neler söylemek istedim, sen hiç biliyorsun.
Yaşadığımız o güzel günlerin anı olarak kalmasını istemiyorum aslında ben..
Ben geldim Allah’ım.
Şu dünya denen lanet olası yerden geldim.
Tokun, açın halinden anlamadığı, zenginin parasının züğürtün çenesini yorduğu bir yerden geldim..
Çok geç geldim, isterdim ki daha önce gelseydim.
Şimdi dünyaya saydırmaya başlarım ama yapmıyorum hiçte yapmadım, sen yarattın sonuçta..
Aslında dünya bayağı büyük ama kalabalık bir yer değilmiş.
''En çokta kendimizi tekrar ederiz, seni seviyorum diyerek..''
-Günaydın-
Herzamankinden 15 dakika önce uyandım, yarım saat geç kalktım.
Yataktan kalkmak zor oluyor.
Masanın üstünde fotoğrafın vardı, gözüme çarptı.
Ayrılığa yeni yeni alışıtırıyorum kendimi..
Biz bittikten sonra her şey değişti sanki, hiçbir şey yerinde değil, benim gibi..
Mesela en basitinden çoraplarımı,
üstümü başımı bulamıyorum,
kahvenin yeri değişti,
tabaklar hep kirli,
Bu gece yatağın sol tarafına gelmelisin, çok yalnızım.
İki kişilik hayallere tek kişi sığamıyorum.
Yatağımı kalorifer peteğinin yanına sabitledim..
Hava dışarı da -8 derece, yatağım 20'lerde seyir halinde.
Çünkü uykuyu getirme metodlarında gözlerimi kapamam gerekiyor ilk olarak, zaten o anda sen gözümün önünde beliriyorsun.
Yani buralar bayağı sıcak oluyor.
Saat 03:30.
Oturdum sana şiir yazıyorum.
Herkes uyuyor bu saatte, acı çekenler dışında, sen bile uyuyorsun..
Hemen yaktım sigaramı, güzelce çektim.
İyi oldu kendime geldim biraz. Başım ağrıyordu.
Gözlerin...
O göz çukurlarının arasında bulunan mavi iki elmas var ya,
tek sana yakışıyor, tek sende anlam kazanıyor, tek bakışta darmadağın ediyor..
Kaybolduğumda gelip bulabilecekleri tek adres,
Yerim, yurdum her şeyim gözlerin işte..
Diyorum ya her defasında, gözlerine baktığımda kendimi görüyorum diye,
Ben sende tutuklu kaldım...
Kelepçelerimiz ikimizin yüzüğü olup birbirimize bağlayacaktı..
Seninle muhabbetimiz vardı,
ama ben istedim ki müebbetimiz olsun..
Sen suçtun çünkü ben işledim seni yüreğime, içime..
Bilmiyorum bunları niye söylüyorum.
Mutluyduk biz..
Birbirimizin hayatına öyle bir girdik ki, çıkaran sadece azrail olabilirdi belki de..
Ama işte öyle olmuyor, bazı anlar geliyor ki azrailin elini kolunu bağlayabiliyor, o..
Diyorum ya mutluyduk, hiç olmadığımız kadar..
Olduğumuzu sanmıştık, olmadığımız kadar..
Hayatlarımızı değiş-tokuş yapacak kadar iç içeydik..



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!