aşkın yeryüzü süreti için duaya kalkan eller 
yüreğimdeki çocuklar için şeytan taşlardı 
hüzünlü düşlerime mavi bir bulut
kül rengi dertli bir aydınlık satardı 
ayet yüzlü kadınlar cevahir gülüşleri ile
ceylan maviliklere aşk taşırlardı 
üç vakte kadar, ölüm ve ölümsüzlük 
bilginin eksiksiz kalan siz tarafıydım
gece olunca üşürdüm 
ayaz heyveden seher vaktine 
umut beslerdim güneşe 
düşlerin ertesine minval 
kül rengi dertli bir aydınlık 
pazarına düşerdim 
günahlar yarasa sütü ile beslenirken 
yokluk paydasını bölerdi katran geceye
dertliyken derdime çare arayan
kül rengi dertli bir aydınlık 
sonsuzluğu örterdi yüzüme 
maşuk olurdum geceye, 
gece kalbime ayna açardı 
kavgaları ıssız sessiz izlerdim 
faili meçhul rüyalarımın aşk perisi 
kirpiklerini gözlerime vururdu 
mavi gözlerimden ela iğri gözlerini
kül rengi dertli bir aydınlık öperdi 
gecenin sonsuzluğunda firar eden 
eskimiş zaman yıldızları 
kum saatinin tanelerini sayardı 
sarkıtlardan sarkan buz dikitlerine çaresiz 
ay şavkını vururdu, "o" vakit aşk kokardı deniz 
yangının alevinden üşüyen yüreğimi 
kül rengi dertli bir aydınlık ısıtırdı ancak 
yokluğun toplumsal bir acıya dönüşürdü 
umut elçisi, elzem bir direniş 
devrimcisi bir iz 
yani sen, yani biz, yani hepimiz 
esarete buz yürekleri umut adına 
nubahar diye taşırdık 
maviye nefer gözlerim gecenin
katran karasına vurgundu 
sabaha açardı mavi gözlerini 
kül renginden dertli bir aydınlık 
kurşun bulutlarını yağdırırdı 
yetişirdi ebabil kuşları o vakit 
sahra çöllerine yeşil olup 
aşkı vuran katil dillere ve dinlere 
ben ölmeden aşk ölmez diyordu
Kayıt Tarihi : 11.11.2019 23:29:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!