Aslında biz yakınların çocukluğunu yaşıyorduk...
Uzaklardan yakındı her nefes alışımız, her şeyimiz bu cephedeydi, oyun oynayışlarımız, kaçmalarımız, ağlamalarımız, gülmelerimizin hepsi bu çemberin içindeydi. Uzaklarda hiç kimsemiz yoktu. Sadece hayâllerimiz uçuşurdu oralarda, zapt edilmez hayâller ve isteklerdi hep uzaklarda…
Sevgililerimiz, aşklarımız, uğruna hayatı hiçe sayacağımız, sevgimiz, hep buralarda, dizi dibimizde veya daha yakınında avuçlarımızda.
Olmadı, kalbimizin derininde hep kıpırtılardaydı. Ve biz o kıpırtılarla büyüdük veya kendimizi büyümüş sandık ki sevdanın kulvarında koşar bulduk kendimizi…
Artık hiçbir şeyin ucu sonsuzda, uzaklarda tutulamaz yerlerde, kavuşulamaz uzaklıklarda görünmez kuytuluklarda değildi…
Ah, Günebakan! zamandan bezmiş,
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,
Devamını Oku
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,



