Son zamanlarda kötülük öyle bir çoğaldı ki,
dile dökmeden geçemiyoruz.
İnsan oğlu kayıtsız kalamıyor olup bitene;
merhametsizliğin nefesi
her gün dokunuyor yüzümüze.
Sanki hadislerde bildirilen o günler
bir bir çıkıyor karşımıza:
Kıyamete yakın artacak zulümler…
Ve öyle oldu işte.
Küçük sebepler uğruna ömürler sönüyor,
eline güç geçen zevkle cana kıyıyor.
Gün ortasında seriliyor vahşet,
herkesin gözleri önünde…
Bu nasıl bir kötülük?
Bu nasıl bir ihtiras?
Sanki kim zayıfsa,
ilk önce kendi yakınlarına kurban oluyor artık.
Oysa dünya geçici…
Bir zamanlar çalımlı yürüyen zalimler vardı;
şimdi adlarını anan bile yok.
Toz olup tarihin çöplüğüne savruldular.
İnsanın övündüğü her şey,
toprağın altında bir avuç karanlıkmış meğer.
Nisâ Suresi haykırıyor:
“Mü’mini kasıtlı öldürenin cezası
ebedî cehennemdir.
Allah ona gazap etmiş, lanet etmiş
ve büyük bir azap hazırlamıştır.”
Ama yine de artıyor kötülük…
Elli kuruş için cana kıyanlar,
kadınları bahanelerle öldürenler…
Her gün duyuyoruz haberlerini;
sanki sıradan bir olaymış gibi
kıllarını kıpırdatmadan izleyenler var.
Bu karanlık,
gün be gün büyüyor.
Ve unutuldu o ilahi uyarı:
“Kim bir canı haksız yere öldürürse,
tüm insanlığı öldürmüş gibidir.
Kim bir canı kurtarırsa,
bütün insanlığı diriltmiştir.”
Nereye gidiyoruz böyle?
Bize akıl verilmedi mi?
Kalbimize merhamet emanet edilmedi mi?
Biz insan değil miyiz?
Oysa hayvandan farkımız
öldürmek değildi.
Eşreful mahlûkattık…
Görevimiz, yıkmak değil;
onarmak,
Yalnizca insan olabilmekti aslında.
mesakin-16/11/2025
Mehmet Emin Sakin
Kayıt Tarihi : 16.11.2025 01:10:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!