kötülüğün seremonisi
Alim, cahil bilir kendini,
Cahilde alim sanır.
Çok konuşan az susar,
Çok susan az konuşur.
Bir garip çelişki bu yaşamda:
Ter döken daha az yer kaplar.
Disiplin,
Kravata saplanmış iğne,
Ucuz kelimelere sıkışmış takdir,
Hep satılır hayal bu pazarda,
Hayal alan ise aç divane.
Ve o hayalin yükünü
Kimi sırtında, kimi yüreğinde taşır;
İkisi de kambur kalır.
Omuzunda yol izleri,
Toprakla uyur garip kader,
Çivisi gevşek çağın yastığıdır,
Yük bindikçe eğilmez,
Kırılmasın diye susar omurgası.
Ezdikçe yükselir ezilenin sesi,
Hiçbir sofrada yer bulmaz fakir,
Her nefeste ah eder garip yakarış,
Mezar bile kabul etmez bu leşi,
Taht hangi vicdanla taşır bu başı?
Söz tükenince susar dil,
Dua yük olur geceye,
Ve sorular kıyamete bırakılır:
Her şey mahşere kalacaksa,
Terazi neden yaratıldı?
Mizan yoksa, dil neden sustu?
Ellerim göğe açıldığında,
Utandı gökyüzü,
Gözyaşlarını sakladı.
Hesap yoksa, maksat neydi?
Kayıt Tarihi : 19.7.2025 17:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!