Korkma…
diyorum kendi kendime,
çünkü bazen insan
kendi sesini bile duyamıyor
bu karanlık, bu kalabalık şehirde.
Ama bir şey var işte
bu memleket…
bıçak sırtı bir sevda gibi
damarımda gezinip duruyor.
Her adımımda
arkamdan mavi bir rüzgâr esiyor sanki,
“korkma” diye.
Biliyor musun?
Bu topraklar kolay sevdirmez kendini,
hele ki bana benzeyenlere.
Bir tarafım hep yaralı,
diğer tarafım…
inadına dimdik.
Belki de en çok bu yüzden
“korkma” kelimesi bende
bir meydan okuma gibi duruyor.
Birden bire hatırlıyorum
bu ülkenin çocukluğunu:
tozlu yollar, paslı istasyonlar,
kırık dökük sokak lambaları
ve onların altında büyüyen koca bir kalp.
Hepsinin ortak bir sesi var:
korkma…
çünkü düşen kalkar,
kırılan yapılır,
gitmiş görünen geri döner bu ülkede.
Korkma…
diyorum kendime,
çünkü bilirim
bu memleket yıkılsa da küllerinden
mavi bir duman yükseltmeyi bilir.
O dumanın içinde umut,
umudun içinde ben,
benim içimde sen varsın
adı tarih olan bir sessizlik gibi.
Sokaklar geceye doğru uzarken
ben yürürüm;
bir elim cebimde,
bir elim yüreğimin üstünde.
Kelimeler sırtımı doğrultur:
Korkma derler.
Git, yürü, dayan derler.
Bu ülke böyledir çünkü
sert sever, ama asla yalnız bırakmaz.
Korkma diye başlar bu toprağın marşı;
ben de o marşın içinden geçerek
yeniden büyürüm her seferinde.
Ve bil ki…
bir gün düşersem,
yine aynı kelimeyle kalkarım:
Korkma Diye Başlar Bu Ülkenin İstiklal Marşı
KORKMA!
Sabit Süreyya SirerKayıt Tarihi : 21.11.2025 16:16:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!