Aldık namesini üstadımızın,
Kuş kondu ve öttü ve uçtu gitti.
İki rûh cennetin dergâhı içre,
Görmeden görüştü, konuştu gitti.
İçtim mektubunu şurup misali,
Yüz sürdüm namene Yakub misali,
Seni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın
Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Devamını Oku
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın
Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Arap Naci beyi bilgilendirmek için;
Bendeniz 'Kağızmanlı Cemal Hoca' üzerine araştırma yaparken elime geçen belgeler içinde B.Kemal beyin burada bulunan iki mektubu elime geçmiştir. Ünlü şairimiz ünlü bir ozanımıza bir mektup gönderdi ise, bu da B.K.Beyin yakınlarının elinde olması şartı olamaz zaten.(http://kutuphane.tbmm.gov.tr/cgi-bin/koha/opac-detail.pl? bib=288958) . e-postanızı bilseydim size bu sayfaların resimlerini yük.özünürlüklü olark gönderirdim.
Ayrıca burada, ikinci dörtlükteki 'şarap' sözcüğü 'şurup olması gerkirken bendenizin imla hatası olarak yer almıştır. Düzeltilmesi için site yönetimine başvurulacaktır.
Saygılarımla bilgilerinize sunulur.
Yazık ! . . . Yazık ! . . . Üstad Behçet Kemal Çağlar demek ki bu kadar tanınıyo ! . . . Bu kadar biliniyor! . . . Bu Vatan Şairinin güzel şiirleri sevenlerince bu Site'ye taşınmazsa bu görevi 70 yaşında olan bir Emekli yapacak !
Gençlik sizi çok seviyorum ! . . . Bu görevi bana bırakmayın ! . . . Gözlerinizden sevgiyle öperim.
Nevzat Bilgiç - Kırklareli kökenli Yanık Ozan
Başarılarınızın devamını diliyorum
Maneviyatın verdiği huzuru ne güzel anlatmışsınız
yüreğinize sağlık
uyumlu,anlaşılır bir dille.manevi mutluk yolunda adap ve edebin tasviridir aslında.ALLAH tan rahmet bizden saygı
'...kaçtı...' uyak olmasa da redif nedeniyle yine de şiirin musikisini bozmamış. diye düşünüyorum.
Şairin:
'Belli bir amaç etrafında toplanmış akan insan ırmağıyız, Ankara'dan sizin aşk denizinize doğru akarak geldik; sizin sevgi dergahınıza yüz sürmeye geldik. Aşk mihrabına yüz sürmek isteriz ama acep bize yer var mı? -ki bu dizler yaşlılıktan ve yorgunluktan burkuldu, ayakta duracak mecali kalmadı, buruştu- demek istediğini düşünüyor acizane şiirin eleştirilen dörtklüğünü bu şekilde yorumluyorum. Mutluluğun sırrı; yaşamın tadı olan aşka yolculuğu farklı bir edayla yorumlayan şaire rahmet diliyorum.
Behçet Kemal Çağlar, hayranı olduğum şairlerimizden birisidir. Anımsadığım kadarıyla 1960'lı yıllarda çağrıldığı şiir şölenlerine katılır, radyoda şiir programları yapardı. Üstadın konuşması bile şiir söyler gibiydi. Hece vezni ile yazdığı kimi şiirlerini Ankaralı Aşık Ömer adıyla yayımladı. Bu şiirinin de Aşık Ömer üslubuyla yazıldığını sanıyorum. Çok üretken bir şair olan Behçet Kemal Çağlar'ın hece vezni şiirlerinde kimi teknik aksaklıklar olsa bile, anlam yönünden okuyanı etkileyen bir derinlik olduğunu düşünüyorum. Işıklar içerisinde yatsın.
Geldik Ankara'dan biz sizler için,
Irmağız, yol aldık denizler için,
Yer var mı mihrapta bu dizler için?
Yoruldu, burkuldu, buruştu gitti.
Nsi/Nadir Sayın'a katılıyorum.
Irmakla buruşmak,Hiç uygun değil.
Mihrap Hocalar için.
Şair cemaat olmadan hocalığa göz dikmiş sanki hemde itiraf ettiği gibi gider ayak.
Bildiğim kadarı ile ayakta duramıyan hocada olsa imamlık yapamaz.
Aslında kalemi kuvvetli bir şair.
Bilmediği konularda yazınca demek böyle oluyor.
Allah bizleri bilmediğini bilenlerden eylesin.
Toprağı bol olsun.
Saygılar üstadımıza ve şiirine. Osman beyin de açıklamasına teşekkürlerimle, vezinli, uyaklı şiirleri sevmeme rağmen, bu şiir pek açmadı beni. Ve biraz da zorlama var gibi, örnek:
“Kuş kondu ve öttü ve uçtu gitti.”
Ayaklar: “kavuştu/ kaçtı/ buluştu/ düştü/ erişti/ buruştu.” İyi de bunların arasında “KaÇtı” ne arıyor?
İçerik:
“Geldik Ankara'dan biz sizler için,
Irmağız, yol aldık denizler için,
Yer var mı mihrapta bu dizler için?
Yoruldu, burkuldu, buruştu gitti.”
Bu dörtlükte belki ‘mihrapta” sözcüğü önem taşıdığı için ona bir bakalım, sözlük anlamı:
Mihrap:
“Cami, mescit vb. yerlerde Kâbe yönünü gösteren, duvarda bulunan ve imama ayrılmış olan oyuk veya girintili yer..Cami, mescit gibi yerlerde Kâbe yönünü gösteren, duvarda bulunan ve imama ayrılmış olan oyuk veya girintili yer.”
Şimdi eğer öyleyse 'dizler' neden yoruldu, burkuldu, buruştu. Pek anlayamadım. Ankara da öyle denizlere yol aldıracak ya da dökülecek bir durum var mı? Mecazi anlam dahil bunu da pek anlayamadım ve hadi bu dörtlüğün bütünlüğe bakalım dersek:
Irmak yani SU: Yorulur mu, burkulur mu? Buruşur mu?
Yorumum verdiği duyum ve değerlendirmem bu sefer de böyle oldu. Saygıyla..
sevmedim, sevemedim neden acaba?
amaaannn bununda bir cevabı olmasın filizim ya.
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta