Kokunun Teolojisi Şiiri - Kemter Abdal

Kemter Abdal
237

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kokunun Teolojisi

I.
İnsan, doğduğunda bir koku bırakır; toprak onu bu kokudan tanır.
Sonra bütün hayat, o kokuyu başkasına çevirmek için harcanır:
parfüm—kendi kokunun üstüne sürülen maske,
dua—kokunun göğe yazılan açıklaması.
İkisi de aynı şeyi ister: kim olduğumu affet.

II.
Koku zamanın arşividir.
Sevdiğin birinin koynundan kalan yastık yüzü,
o kişiden daha ikna edicidir;
çünkü koku yalan söylemeyi bilmez, yalnızca kalır.
Aşkın ilk kanıtı, ilk izdir;
“ben, sende kalmak istiyorum” cümlesinin bedensel hâli.

III.
Bir gün anladım: Parfüm, hafızayı yöneten sanattır.
Kendine sürersin; unutmak istediğin yerleri parlatır,
hatırlamak istediğin yarayı loşta bırakır.
Dua ise tersine işler; unutamadığın şeyi göğe upload edersin—
“al bunu, taşıyamıyorum.”

IV.
Aşk, iki kişinin kokularının müzakeresidir.
Öpüşmek, yalnızca dudakların değil,
iki arşivin veri alışverişidir.
Birini sevmek, onun kokusuna yatağını verip geri çekilmektir:
“Bende kal.”
Ayrılık, kokunun evden en son çıkmasıdır.
Kapı kapanır; evin içinde, duvarlara sinmiş sözsüz bakiye kalır.

V.
Dua ederken başımı eğdiğimde fark ettim:
Kokum—ter, tütün, sabun, ekmek—tek tek ayıp değil,
ama hepsi bir arada tam ben.
Tanrı, beni önce kokumdan bilir;
çünkü kokunun teolojisinde isim yoktur—yakınlık vardır.
Belki de iman, “kime yakınım?” sorusunu dürüstçe sormak,
aşk ise “sana yakın olmak istiyorum” diyebilmenin cesareti.

VI.
Felsefe bazen duyguları soyutlar,
ama koku soyutlamayı reddeder:
o, duygunun kimyasal imzasıdır.
Onun için hüzün ben de, biraz ıslak metal,
biraz soğumuş kahve, biraz da gecikmiş öpücük kokar.
Aşkın kokusu nedir dersen:
Başkasının gardırobunda unutulmuş kendi tişörtün.

VII.
En büyük günahım, kendi kokumdan utanmaktı.
Kendimi parfümle değil, afetle örttüm;
şehir yandı, ben rahatladım—“kimse beni ayıramaz.”
Oysa günah, kokuyu yok etmek değil,
kokuyu sahte bir lisana çevirmekti.
Aşk bana yeni bir dil öğretti:
Kendimi koklayabilme dili.

VIII.
Seni sevdiğim günlerde duaya kalktım,
adını söylemedim;
çünkü dua, dikkat sanatıdır—
senin kokunu taşıyan havayı dikkatle içime çektim.
Dua, bazen diz değil, burun ister:
burnumla “amin” dedim.

IX.
Şaşırtıcı olan şu:
Aşk, benlik azaltma tekniğidir.
Parfüm “ben”i arttırır,
dua “ben”i azaltır.
Seninle öğrendim;
aşk, parfümle duanın ortasında duran açık bir pencere.
İçeri senin kokun doldu—
ve ben ilk kez temiz nefes aldım.

X.
Bir itiraf:
Senden kalan koku boşluğunda yaşıyorum.
Evi havalandırmıyorum—kanıt bozulmasın diye.
Bunu felsefe anlatamaz, dua iyileştiremez.
Sadece zaman, yeni bir koku üretir;
belki bir sabah uyanırım ve
yastık, bende kalmak isteyen birinin kokusunu taşır.
O zaman şunu derim:
“Affettim. Çünkü kaldın.”

XI.
İnsan, en sonunda kendi kokusuyla barışmış kişidir.
Aşk, bu barışa tanık;
dua, teşekkür;
parfüm ise misafir karşılama usulü.
Ve hayat, kapıda ötüp duran eski bir zildir:
Biri geldiğinde çalar,
biri gittiğinde susmayı öğretir

XII. (Kısa Manifesto)

1. Koku—hakikatin bedensel arşividir.

2. Aşk—iki arşivin gönüllü birleşme protokolüdür.

3. Dua—taşınamayan kokunun yukarıya bırakılmasıdır.

4. İnsan—kendi kokusundan utanmayı bıraktığı gün başlar.

5. Edebiyat—kokuyu cümleye çevirebilen en nazik sanattır;
ama en iyi cümle, burnu açık bırakandır.

Sonsöz.
Sende kalmak istiyorum.
Yalnız kalırsam, en azından bende kalayım.
Kokumu ödünç vermiyorum artık;
birinin kalbinde yerleşik adres olmak istiyorum.
Buna aşk diyebiliriz—
ya da sadece
ev.

Kemter Abdal
Kayıt Tarihi : 25.10.2025 23:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!