Mehmet Eren'e...
Sorma anne
İyi değilim.
Işıklarım yerlere döküldü.
Toplarken biri parmağımı kesti.
Görmeden de
yetmez ki
dinlenmez ki
görmeden de
görmeden dinlenmez ki
Kırmızı kentlerin kalbinde rastlanır sana
Bilmem kaçıncı yüzyıl ev hali
-ki önemsenirlerdi
Mağrur, doygun, heybetli
Şapkalı bir saat kulesi..
Akrep – yıldızsız- ve adı nereden gelir bilinmez
Bedenini yakan o ufacık noktadır, acıyan
En zayıf yanın kadar güçlüsün, dayan
Yalı çapkını gagasıyla müstesna
Aynalı camlar artık kandırmaca
Uyandıramıyor derin uykularından terli vücutları
Yalı çapkını ağlamaz, bunu herkes bilir
Bir kurtçuk dala tırmanır
Vuslata dair ne varsa sırtında taşır
Sol göğsümün altındaki gürültülü arkadasi
susturamıyorum.
İki melek kollarımda kelebek vadisi
turu var diyorlar,
iskelenin merdivenlerinde mahsun
Söyleyecek sözlerim vardı
Ne kadar da az zaman
Bir sarı resmim vardı
Mevsim dört kere sonbahar.
Haykıra haykıra susarız
Bize susarız
Kana kana
Değil
Kanaya Kanaya...
Bir gùn biterse bu susmalar
alkolümlü verkolümlü saatler tutsak etti bizi dostluk adına
ve tatsız bir seviş kaldı kenarında...
susmak..
susmak alabildiğine




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!