Kimler uydurmuş karşının ışıklarını!
Işıkların karşıdan gelenini…
Gelsin otursun, buyursun.
Ama karşı olmasın içimin sıcak çocuğu.
Gecenin siyahını deliyor
toplu iğne başı yıldızlar.
ve eritiyor çevresini
ışık girebilsin diye içeri.
ben seni öldürmek istedim!
ansızın gir içeri
çarpılan kapının şangırtısı
bastırsın ikimizin seviş seslerini
ve bakarken gözbebeklerimize
derin derin derin
ben öldürmeliyim
Etrafı ince bir kılıç gibi
Düzgün, ritmik, kadim Ağaçlı
Yalnız bir yol...
Bir araba eski, boyasız ve yaşlı
Arkası dumanlı, horultulu ve aksi...
biliyorum diğer yarım küredesin
karanlığımdan belli.
kahkahalar duyuyorum
anladım herkes, seninle, keyifli.
yarım kalmış sözlerim var
bir yanım eksik bir yanım fevri
Can Baba'ya hürmetle,
Çocuklarıma şiir yazabilecek kadar
Şair değilim.
Sana söyleyecek sözler biriktiriyorum
Sonra
Her birini kuyulara bağırıyorum
Midasın kulakları
Senin bana kul haklarını
Seni bana getiren taksinin camları belki nefretimle eşdeğer yansıması
İnce bileklerin file çorapların uzanırken dünyama aralık kapıdan
Bastığın, hayır basacağın, yer iman tahtası
Dursun şimdi o sahne şimdilik, döneceğim..
Küçücükmüşüm
Avuçlarımda güneş sakladığım zamanlar
Atalante'ye
Bir rakı içemedik seninle
Salaş bir meyhanenin
"buyurun oturun abimci" li masası
Belki tavanda balık ağları Midyeli, deniz yıldızlı
-meltem'e
Yandan yandan
Sektirmeden
Gidiyorsun ya güneşe doğru,
Güneş acımasız




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!