1\. Sayfa – Aybağam’dan Akan İlk Su
1955 yılıydı. İstanbul’un kalabalığından, Kazancı’nın susuzluğuna bir hayırsever indi: Çolak Hasan. Ne kolu vardı, ne gücü—ama bir halkın susuzluğuna yumruk gibi düşen bir iradesi vardı. Aybağam suyunu, toprağın içinden pişmiş küplerle geçirdi. Yukarı Mahalle’den rampa aşağı indi. Rampa tam ortasında, Yukarı Köy’e ilk çeşmeyi yaptı. Sonra dört yol ağzına indi, oradan tekrar tepeye tırmandı, Aşağı Köy’e iki çeşme daha kondurdu.
Ve o gün, Kazancı’da kadınlar ilk defa helke helke dereye inmeden, kova kova köpürte köpürte çimebildi. O gün, su sadece akmadı—bir halkın alnından teri sildi.
2\. Sayfa – İmece’nin Yumruklu Başı
Çolak Hasan, sadece çeşme yaptıran biri değildi. O, imecenin başıydı. Ama bu baş, beyin yumrukla çalışan bir baştı. İki kolu işlevsizdi. Kemik yetersizliği vardı. Ama o, bir köyün sinir sistemiydi.
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta