Bahçeler çığlık kopardı erguvan dalından
toprağın gözleri kan çanağı yanlış mevsime açtı
ağrı ve sancı garnizonunda alışıla gelmişti kundaklanma
lodos garkına da doyardı körpe uçları saçlarının
alışıla gelmiş ziyadesi ile sade yalnızlık sarmış köklerini
saçlarının
özüne dinerken işvesiz sahtesi
ait olduğu torfa dönmeyi beklemişti izinsiz
toprak ağrı ve sancı hanında
çığlık kopardı erguvandan ruhunu atfettiği tanrısına
eli maşalı bir kırgınlık ve gurura açmadığı kapısı
dinermi ateşi soğuk sömüren ense saçları
bütün sevişmeleri hadım eden nefret doldurdu içimizi
oluruna bırakmayışlarım arasında lümpen bir tebessüm
sokak köpeklerinin sırtını sıvazlıyordum reosta
erbain sürmüşken insomnia
adın sinerdi yastıklara
kuşkusuz aramız limoniydi tanrı -ila
erguvanları hep yanılgıya düşürdün kuşkusuz neslihan
sefalet borç takarken metaneti eksik aklıma
tek tanrıcılığımı kıstırmıştım kudretli bir kadına
elleri uzanırdı içerimde bir yara
kabanımda fakirlikten sahte bir manolya
cebi yırtık fakat terziye uğramış öğleye beş kala
altı gibi buluştuk beyoğlunda
sene ikibinden sonra
sokak sokak volta attığımız
mevsimin belirsizliği vardı
dik alası bir terk edişi az görmüş olmalıydı zira
dişlerinin zifiri gökyüzüne doğuşunu katmerli
hala hatırlarım babamın cenazesinin ağırlığı gibi
bahçelerimde yandı çığlık koparken erguvana
sen çıkarken bahçeden nüfusum çıktı dar ağacına
ben gidince mutfak saksısında adaşın açelyayı kurutma
Kayıt Tarihi : 11.10.2018 14:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
