O günü hiç unutmayacağım!
Öğretmenim hastaydı,
Ama yinede okuldaydı,
Halbuki çocukları evde tek başınaydı…
O zaman baktığımda ona!
O kadar güven veriyordu ki bana,
Bir anda annemin kucağında,
Babamın ocağında sandım kendimi…
Öksürürken bile hasta olmayalım diye,
Nasihatlar verirken bize!
Sadece yavrularım derdi bize,
Biz ise anne yerine öğretmenim…
Bugün nerede bilinmez!
Beklide hakiki yavrularının evinde…
Ama iyi ki varmış o,
Biz kıymetini geç bilsek de…
O; kurşun olmayan bir tükenmez kalem!
Biz; siyahı olmayan beyaz yapraktık ona…
O bizi silgiye gerek duymadan yazarken,
Aslında dünyaya sevgiyi aşılıyormuş…
Bu satırları yazdığım kalemi kırdığımda anladım,
Aslında biz onu giderken kırmışız…
Sonra düşündüm de hep beyaz kalırsak,
Biz onu umutlandırırız…
Kimimiz öğretmen kimimiz mühendis…
Kimimiz memur kimimiz çöpçü,
Kimimiz polis kimimiz suçlu,
Ama unutamadık biz asla onu…
Kırık kalemlerin hikayesi hüzünlüdür…
Çünkü onda yazmayı öğreten kutsal!
Aslında bir kutsal kitap gibidir,
Sırada oturan o tertemiz çocuklar…
Bugün 24 Kasım!
Kırık Kalemleri hiç unutamadığım…
Bugün 24 Kasım!
Onları utandırmadığım…
“ Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun Öğretmenim ”
Ömer KÜÇÜKKAYA
01:34 24 Kasım 2006
Kayıt Tarihi : 24.11.2006 01:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kalemini gençliğe geleceğe adayan neslin öğretmenlerin ve onlara hasret öğrencilerin hikayesidir bu şiir...

TÜM YORUMLAR (1)