Bitti Şiiri - Muhammet Candan

Muhammet Candan
55

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Bitti

Bakışları hâlâ aynıydı, yüzü ise daha soluk…
Birlikte yürüdüğümüz yollarda birbirimize karşı cephe kurduk.
Şimdi bin parça yüzümden düşen.
Önce gözümden düştü, sonra yüreğimden.
Gökyüzü, güneşi doğurdu her sabah.
Düşüncelere ütü çektim silbaştan.
Ne acı bir gerçekti hayallerimin altında yatan.
Aşk, ölümsüzlüğü gördü kalbimde, ruhum şahit.
‘’Korkularını da alıp gel.’’ Demiyorum artık, doldu vakit.
Eskiden birlikte yürürdük, şimdi ise izin gerek.
Gözlerinin izi kaldı bende ama eskisinden daha seyrek.
Nasıl olduğunu suratındaki ifadeye sormak istiyorum şimdilerde.
Geceler beni bitirirdi, ben geceleri bitirirdim;
O bende hiç bitmesin diye.

Bitmeyen elvadalarım oldu benim,
Yarını olmayan sonrasız aşklara uyandım.
Gökyüzü olmayan yerde uçurdum uçurtmamı.
Aşk yağmurlarında ben söndüm, canım yandı.
Meğer ki kalmak isteyen kalırmış.
Meğer ki gönlüne almak isteyen alırmış...
Bazen, insan kıskanıyormuş bırakıp gidenleri.
Ne çok canımı yaktı biten aşkın bitmez derdi.
Bensizliği kabullenebilen bir yürek mi, istemiyorum asla.
Birgün çok kıskanacak, bende nefret ettiği her ne varsa.
Sevdam yaralı, ürkek bir çocuktu; o ise bir cani...
Sevgisini de alsın benden, aldığı gibi gençliğimi.
Çok geç artık.
Mahşer mahkeme, ben müşteki, sevdam tanık...
Elveda demek çok zor ama elveda.
O kazandı ve ben zincir vurdum bu aşka.

Ben kaybettim.
Onu aydınlattıkça kül oldum.
Kalbinden yerlere döküldüm.
Dilim kırmızı halısı oldu ve her sözde o üste çıktı.
Kelimelerin başı döndü, sözcükler cümle olamadı,
Düşünceler birbirine çarpıp düştü.
Hayallerimin bir araya gelmiş hâliydi o.
Onu ezberleyip, onu yazdım, onu yaşadım.
Bakışlarını tanıyordum, hepsi farklı birer insandı.
Bakışlarında tanımadığım bir insan gelip
Onu sevgimin içinden söke söke aldı.

Gözlerimden akan sel, mantığımı yerle bir etti.
Bakışları aşkın gökdeleninin temellerini attı.
Sözler, gökdelenin yapımında işçi olarak çalıştı.
Gökdelen yükseldikçe yıkımlar daha sert yaşanacaktı.
Her balyoz darbesi ruhuma çarptı.
Hayaller aşkı süslemişti; aşk, hayalleri yerle bir etmişti.
Kıskanmıştım, kırılmıştım, kızmıştım, kıyamamıştım,
Kıymet bilmemiştim…
Kalbimde devlet kurmuştu, yönetiyordu ritmini.
Ama ben ona layık değildim,
Ben onu tanıdıktan sonra da kimse bana layık değildi.

Öyle süslü cümleler kurmak da içimden gelmiyor artık.
Kucaklar dolusu yalnızlık ve onun kadar keder.
Söylenecek söz kalmayınca aşk da mı biter?
Geleceğimi boşa heba etmişim,
Onun geleceği yokmuş.
Ben karamsarlık içine girmedim
O karamsarlığı benim içime sokmuş.
Yokluğu da yok artık.
Bilirim ki hayaller hayatın kölesidir.
Dilim kırmızı halısı olsun, onun yanında neyime kibir.

Oysa Sadece beni sevdiğini bilmek yeterdi bana.
Bir öpücük tüm bir kırgınlığımı alabilirdi.
Artık onu görebildiğim tek pencerem rüyalar.
Kırıp dökemiyorum bu pencereleri.
Yine ağız dolusu susuyorum bu aralar.
Ciğerlerimde geçmişin pençeleri.
Fazla kullanırdım “benceleri”
Ve onu severken insan olmayı eksiklik görürdüm.
Öperek silmek isterdim gözyaşını.
Hep 19 bildi, hep 19 bilecek gözüm yaşını.

Ona karşı kazanmak değildi amacım, onu kazanmaktı.
Onun bana olan hisleri gökyüzü olmayan bir deniz kıyısıydı.
Ben bir katildim, öldürdüm çocukluğumu.
Her şeye inat o dedim, bu da aşkın en kötü huyu.
Ben ne kadar gidilebilirse o kadar gittim.
Şiirlere ihanet ettim,
Geceler erken çöktü, sabahlar olmak bilmedi.
Her şeyi düzeltecek doğru cümleyi bulamadım.
Aşkımı yüceltmek için beklemedim kimseden bir yardım.
Ben aşklarımı hep büyük yaşadım sonuna kadar.
İnancım gereği her sevdanın sonunda sonsuzluk var.

Aşkı ruhta değil, ruhu aşkta arar oldum.
Nisan yağmurlarına bıraktım yanan yüreğimi.
"Kaderde bu da varmış" denilecek o kadar şey yaşadım ki anlatsam inanmaz.
Ama yine de bu çok ayrı bir duygu, çok daha derinden.
"Ya öyle olmasaydı, pes etmeseydik, direnseydik, gerekirse sevgi dilenseydik…"
Bilmiyorum işte...
Ne yapmalıydım.
Bilmiyorum gerçekten de...
Ne hüzünlüyüm ne mutlu,
Ne geldiğim diyarı bilirim ne de gittiğim yolu.

Her masum bakışa yüklenen anlam...
Kusursuz nurun kalbindeki derin gam...
Hatalar, keşkeler, pişmanlıklar...
Yalın ayak çıktım, yürüyorum.
İlk nefesini aldı;
Veda metnimin son noktası.
Bitmeyen kavuşma şarkılarının son notası.
Beni inim inim inleterek öldüren hançer.
Sonbahar gribi sandığım kanser.

Ben mi kovdum o mu gitti?
Ben mi gittim o mu kovdu?
Ben mi gelme dedim o mu gelmedi?
O mu geldi ben mi geldim?
Yazdığım ilk doğaçlama şiir bu belki de.
Ne reçel kaldı ne pekmez geride.
Ruhlar sonsuza dek ayrıldı.
"Belki başka bir dünya" denilecek hâl kalmadı.
İşledi ilahi nizam, kırdı zincirleri.
Artık ahirette bile anlatmam ona kendimi.

Sevmek istemiştim oysa, sadece sevmek…
Sadece onunla ölmek istemiştim.
İnanın onun dışında hiçbir şeyin önemi yoktu.
Çünkü mevsimler ve aylar yalnızca onunla güzeldi.
Toydu.
Toydum.
Yalnızca, benim olsun istemiştim.
Artık toy değilim ve yine de aynı özgüvenle söylüyorum.
"İnanın ona dünyaları verebilirdim."

Eminim onun da bana anlatacak çok şeyi birikti.
Bu denli bir acı yüreğime belki son değil ama bir ilkti.
Ne yaşadığını bilmiyorum.
Ne yaşadığımı bilmez.
Biliyorum demesin, yanılır.
Yanılmam demesin, yanılana sorsun.
Zaten öldüm, cesetime kurşun sıkmayı bıraksın.
Çünkü artık:
Aşk imkansız,
Aşk kansız,
Aşk ansız,
Aşksız…

“Belki” dediğim her şey çok geçmeden “belli ki” dedirtti.
Hiç beraber uyanmadık ki, oysa her şey eldeydi.
Ellerini de istemem artık, ellerine el değdi.
Ne zaman son bulacaktı susuşunun gürültüsü.
Söndürmek için getirdiği rüzgar alevlendirdi közü.
Kafamda elli farklı o varken kollarımda bir tane yoktu.
Az sandığı acım, çoktan da çoktu.
Hayalleri gerçek olmuyor diye gerçeklerini hayal etti.
Merhabası şiirle olanın elvedasını bir sözle bekledi.
Yarken yara oldu, güvendi kölesi eden güzelliğine.
Şimdi gitsin ve sorsun:
“Beni ne kadar seviyorsun?” diye sevdiğine.
Bu soruyu da boş versin,
Gitsin ve sorsun: “Sevdiğin ne?”
Doğru bildiğinin yanlış çıkması ne berbat duygu…
Bana hayat sınavını kaybettirendi en emin olduğum soru.
Bir aralar gözler çeşme, yanaklar tutmuştu yosun.
O mutlu olsun yeter ki,
İsterse başkasının olsun.

İnanın ki, sevgiliyken ona hiç yalan söylemedim.
Ayrıldıktan sonra;
Ona, yalan söyledim dediğim her şey yalandı.
Ama ona asla başında yalan söylemedim.
Elimde sigaram,
Sırtımda iki beden bol deri ceketim…
Onu geri döndürürüm sandım
Ve kaybettim aklımı.
En saçma taktik:
Gerçekleri yalan diye anlatmamdı…
Benim de hatalarım oldu elbet, ama oydu sebebi.
18 Yaşında bir aşıktım, ne yalanı ne gerçeği…

Yeşil bir bitkinin,
Kahverengi topraklarda hayat bulması gibi.
Yeşil gözlerim,
Onun gözlerinde yaşam bulup serpilmişti.
Gözleri kahverengi iki güneş gibiydi,
Hatta gibisi fazla.
Gözlerinin kahvesini içtim,
Sahiptir bende kırk yıllık hatra.
Bıraktı kalp fincanımda sayısız iz.
Bakmayın,
Bu şiir kadar bile uzun değildi hikayemiz.

Ona anlatacağım o kadar çok şey birikti ki,
İçim devrilecek...
Gelsin, ben bulurum;
Bir pastane ve birkaç solgun çiçek…
Ne çok sevmiştim onu,
Ne çok istemiştim gönlümde.
Dalgaların arasında 1 yıl denkti,
Körfezde 1 güne…
İçimin en derinine attım tüm acılarımı.
Tabi ki şiirlerle anlatacaktım,
Sol elinden tanıdığım kadını.

Bittiğini söylediği sokağın ismini, bakın ne koymuşlar.
Anlamıyorum neden bu kadar çok tesadüf var.
Neden peki hala kendimi ona ifade etme isteği?
Onu ilk gördüğüm an;
Beyaz salaş bir tişört, göz alıcı bir kapri…
Aslında o da beni sevmişti.
Ama benim sevgim onunkini gölgelemişti.
Biraz sakin olmalıydım, susmayı bilmeliydim.
Tek suçlu o değil, ben de iyi değildim.
İlk kez topuklu ayakkabı giydiği gün,
Bir anda gelen gözyaşları…
Ayrıldığımız gün, koridorda attığı acı çığlıkları…
Bence o beni gerçekten sevmişti,
Ne acı ki henüz çocuk yaştaydık.
Aşk ne, sevgi ne, tahammül ne anlayamamıştık.
Zaman lazımdı bize, sabır lazımdı.
İhtiyacımız olan şey, yaşananları hazımdı.

Göğü bulutlardan silmiş bir tepeydim.
Dağları karşıma almaya meyilliydim.
Deli doluydum, kendime güvenim tamdı.
Sevgim büyük ama davranışlarım hamdı.
Daha kaç hayalim hayal olurdu bilinmez,
Bilmese de, bir diken için güller ezdim hem de kaç kez…
Ben onu gelin olarak hayal ederken o seçti elin olmayı.
Biz bitişik yazılan bir kelime gibiydik bizi yazan neden ayrı yazdı.
Kendime gelmiştim, sıra ona gitmekteydi.
O beni unutmuştu, ben de düzgün düşünebilmeyi…
Heybeden aldığım ne varsa harcamıştım haybeden.
Aşk ve arzuyu karıştırmasın,
Aşk ne dokunuş ister ne beden.

Kendini doğru tanıttı ama sevgisini yanlış.
Sadece sevgisini bekledim,
İstemedim hislerime alkış.
Oysa susmak ihanete denkti.
İhanetinin acısı yüreğimi titretti.
O da sevmişti oysa bir aralar.
Şimdi içimdeki fırtınalardan dışarıya yansıyan bir yel var.
Sağanak yağmurlardan kaçtığım tek sığınaktı.
Güvendiğim o sığınak başıma yıkıldı.
Anladım yağmurdan kaçarken doluya tutulmayı.
Bilemezsin, gördüğün sıradan bir kız
Acaba hangi delikanlının kara sevdası.

Bana haksızlık etti,
Hançer vurdu ruhuma.
Ama eminim ki az da olsa geliyorumdur aklına.
Az da olsa "Neden böyle oldu" demiştir.
Belki bazı şarkılarda elleri bile titremiştir.
Varoşların aşıkları gerçek olur çıkarsız.
O da bilirdi bunu,
Unuttuysa aynaya baksın,
Kendinde saklı her cevap.
Gezdi mi beni sokak sokak,
Yok muydu hesap kitap?
Şarkılar söylüyor muyum rüyalarında?
Kavuştu mu vicdanı rahata?
Evet inanın ki, birgün geldi ve
Avaz avaz yan benimle diye haykırdı.
Ama çok geç kaldı.

Evet, gerçekten de sevmiyorum onu.
Gerçekten istemiyorum hiçbir zerresini.
Asla özlemiyorum,
Hayallerimde değil kabuslarımda artık.
Değil sevgi, öfkem bile bitti.
İnanın hiç düşünmüyor, merak dahi etmiyorum kendisini.
Ama bu son yaşattığı şey zekice bir intikamdı.
Yıllar sonra bana "acaba bitmeseydi ne olurdu dedirtti"
Hata kimde diye düşündürüp delirtti.
Bam telime dokundu,
Paralel evrenlerde, alternatif yaşamlarda uçup durdum.
Aklımın odalarına girip çıktım.
Ama onu bulamadım.
Kalbim de zihnim de bir başkasında benim.
Yine de düşünmeden edemiyorum,
Acaba "Gitme" deseydim...

Geldiğinde onu gönlüme kabul etseydim, tutsaydım ellerini...
Ama bu ne bana yakışırdı,
Ne de unutabilirdim asıl sevdiğimi.
Ben başkasını sevmiştim bir kere,
Kalbim onun olmuştu.
Ne yapmamı bekliyordu ki?
Ama yine de sorgulamaktan alamıyorum kendimi.
Biz birbirimizin hep sonbaharlarına denk geldik.
Ben geldim, o beni bir kuru yaprak gibi uzaklaştırdı kendinden.
O geldi, ben onu bir kuru yaprak gibi uzaklaştırdım kendimden.
İlkbahar umuduyla birbirimize koşup her defasında sonbaharı yaşadık.
Bir türlü çiçek açamadık.
Döküldük yerlere, kuruyup kaldık, rüzgarlara uyduk.
Ne ben onda yeşerebildim ne de o bende.
Ne ben ona kal diyebildim ne de o bana gitme…

Biz birbirimize hep geç kaldık, zamansız vakitlerde geldik.
Sonbahar yağmurlarında aşkın kıyısına şezlong kurduk.
Bir ağaç gibi sustuk, içten içe sararıp, dökülüp, eksilirken.
Yeşertemedik, hayata döndüremedik, dalına geri alamadık sevgiyi.
Sevgi her defasında bir yaprak gibi kurudu,
Yerlere düşüp çamurlara değdi...
Hiç umurumda değildi kim haksız kim haklı,
Ne açık ne saklı.
Bir sırdı bu kalpte,
Kendime bile gizli, rüyalarımda bile yasaklı...
Ona bıraktığım tek şey:
Vazgeçmemeyi öğrenmek ve direnmek.
Bir zamanlar alay konusu oldu,
Karışınca direnmek ile sevgi dilenmek.
Yine de “acaba neden” dediğim çok zaman oldu.
Bulamadım, ayrılığa ne bir anafikir ne de bir konu.
Biraz kibirliydim acaba bu muydu sorun?
Bunlara ayıracak kafa kalmadı bende,
Ey okurlar gidin ve ona sorun.

Oysa dengi bendim, o değil.
Kültürel seviyemiz uygundu.
Yaşama bakışımız uygundu.
Ufkumuz, perspektifimiz uygundu.
Müktesebatımız, tutkularımız, hayat görüşümüz...
Sorgulamalarımız, birikimlerimiz, neşemiz, özgür düşüncemiz, açık fikirlerimiz...
Biz kaybettik.
O kazandı.
İntikamını aldı.
Çok doğru yerden vurdu, gerçekten canım çok yandı.
Bravo, yıllar sonra saçmalamaya başladım.
Yıllardır ellerimle diktiğim gökdelenlerimi yıkmak üzereyim.
Kendime unutturmaya çalıştığım her şeyi bir sonbahar yağmuru gün yüzüne çıkardı.
Duvarları döven kan revan elimin acısını yıllar sonra hissettim.
Tekrardan yaşadım aynı şeyleri.
Tekrardan canım yandı.
Tekrardan sokak aralarında onu bekledim.
Tekrardan o giderken adımlarını saydım heyhat.
Her şeyin bir tekrarı vardı.
Ama onu tekrardan sevemedim.
Ya "tekrardan" kısmı yanlıştı
Ya da "sevme" kısmı.
Peki bu acı neden?
Keşke bıraktığı yaraya karşılık tüm ömrümü alsaydı benden.

Af diliyorum, ondan af dilendiğim için.
Özür diliyorum, ondan özür dilediğim için.
Benim yanım değilmiş onun yeri, anladım.
Kendime ördüğüm parmaklıkları kırdım.
Azat ettim bu sevgiyi kalbimden.
Bu sevdanın bitişini kabul ettim.
Böyle olmalıydı.
Hayalleri gerçek olmuyor diye gerçeklerini hayal etti.
Masallarla başlayan bu masum aşk, şiirlerle bitti.
Artık şiirler de bitti, o artık sadece üçüncü kişidir.
Yemin olsun ki, bu da ona yazılmış son şiir...

Muhammet Candan
Kayıt Tarihi : 27.3.2020 16:23:00