Bazı insanlar doğuştan şanslıdır.
Bazılarının ise kapısını çalsan da şans yüzüne bakmaz.
Ben, işte o zorlayan ama şansı yaver gitmeyen insanlardan biriyim.
Çocukluğum yoklukla geçti.
Bir yanım hep eksikti.
Bazı geceler aç girdim yatağa.
Bazı geceler sadece bir battaniye ve mum ışığıyla ısınmaya çalıştım.
Fakir bir aileydik. Kıt kanaat geçinirdik.
Et soframıza uğramazdı.
Sucuk, salam, sosis bizim için lükstü.
Peynirse sadece tadımlıktı.
Yokluk bedenimizi sarsardı belki ama,
Ruhumuzu karartamazdı.
Sanki birileri umutlarımızı siyaha boyarken,
Başka birileri gizliden silgi gibi o siyahı siler, yerine mavi çizerdi.
Sefaletle, yoklukla ama delikanlılıkla geçti yıllarım.
Hayaller kurardım…
En büyük hayalim, o küçücük, dar düşünceli insanların yaşadığı köyden çıkmaktı.
Sanki bir adım uzaklaşmak bile bana nefes aldıracaktı.
Sanayide çalışırdım; ellerim yağ, kollarım pas içinde kalırdı.
Ama yüreğim hep temizdi.
Bir gün Bahar’la tanıştım.
Adı gibi güzeldi.
Fiziği dikkat çekiciydi ama beni en çok etkileyen,
Onun kırmızı arabasıydı.
Zengindi Bahar ama çok mütevazıydı.
Sessiz, sakin bir kızdı.
Upuzun kirpikleri, kıvırcık saçları vardı.
O zamanlar farkında değildim;
Meğer o saçlar kalbimin tellerine dolanmış.
Arabayı her getirdiğinde anahtarını bana verirdi.
"Bir iki tur at istersen," derdi.
Direksiyonun başında hayallere dalardım.
Bir gün Bahar’ı telaş içinde gördüm.
"Arabam bozuldu, kahretsin!" diye bağırıyordu.
Arabasına baktım, hiçbir arıza yoktu.
Anladım ki konuşmaya ihtiyacı vardı.
Hemen bir tabure uzatıp çay demledim.
"Anlat kanka," dedim.
Ve anlatmaya başladı...
Sözcükleri hıçkırıklara karışıyordu.
Babası iflasın eşiğindeymiş.
Tek kurtuluşları, Bahar’ın zengin biriyle evlenmesiymiş.
Evet, zorla da olsa evlenmek zorundaymış.
Çok üzülmüştüm.
Ama elimden bir şey gelmiyordu.
Beni yoklukla sınayan kader,
Ona da istemediği bir evliliği yazmıştı.
Sonra bir gün, Bahar’ı bir adamla gördüm.
O an, içimde camdan duvarlar kırıldı.
Ve ben ilk kez anladım...
Onu seviyordum.
Adam, Bahar’a kötü davranıyordu.
Omzundan iterek ön koltuğa oturttu.
Meğer nişanlanmış.
Ama Bahar’ın yüzü gülmüyordu.
Demek ki evlilik de çare olamamıştı.
İçim paramparça oldu.
Ama sonra, tuhaf bir huzur çöktü üzerime.
Dedim ki kendi kendime:
Benim ekmeğim yok belki doya doya yemeye,
Arabam yok belki rüzgârla yarışmaya…
Ama huzurum var.
Ve huzur, lüks arabalarda değil;
İçine sinen bir hayatın gölgesindedir.
Hayatımda beni iten, hor gören, ağlatan bir insan yoktu.
Ve o an,
Yırtık ayakkabılarıma,
Yamalı gömleğime sarılıp dedim ki:
“Ben ne kadar da mutluymuşum meğer...”
Çünkü bazen mutluluk,
Elindekinde ve seninle olanda saklıdır.
Kiralık mutluluklar çabuk biter.
Tıpkı çocukluğu lüks içinde geçmiş ama ruhu hep yalnız kalmış Bahar gibi...
25.06.2025 14:16
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 14:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!