Tev Tevv…. ! 
Biliyorum
Sen ey Sevgili; 
Ak benizli Dilber.! 
Ve/ya
Kara Bahtım; 
Şimdi
Gecenin en olunmaz yerinde
Vuslatsız saatlerde
Sensizliğin Figanında
Zifir Vakitlerde
Canım pazarlığını yapmaktasınız… ! 
 
Gecenin Dar zamanını; 
Vurulurum
Nefesim kesilir sensizlikten bilirsin ya
Can Sinede mahkum.
Canan Zulümkar,
Bir sırdı
Söylemiştim sana
Bu saatleri sevmediğimi
Sensizlikten hoşlanmadığımı..
Hiç mi sır tutulmaz
Kara Gözlü Dilber
Neden böyle pazara çıkarırsın sırlarımı… ! 
KINIFIR’lar açarken? 
Renk Cümbüşü
Hüznüyle
Dağları kucaklamışken…
Sevda Mevsimi
Gelip çatmışken sineme… ! 
Çengiler
İcra ederken Hicaz Makamını
Ve/ya
Öfkem Sana iken, Sabrım Sana iken.. 
Top top kaküllerin
Bin yıllık Akkor iken
Cehennemde üşümek Vakti
Güneş soğuk
Yıldızlar Cepkenimde
Ve/ya
Bir Umut
Bin Yıllık özleme denk
Yollarım Çatallaşmışken
Can Boğazda Düğüm
Karabasanların
Volta Vakitleri
Ve/ya
Kirazların kızıllığı
Dudaklarında Katre olmuş
İz Düşmüşken yanaklarına… ! 
Tev Tevv… 
Çekemem mi sanırsın? 
Leyli Zülüflü
ŞahMaral Gözlü
Yanağı Gamzeli Dilber..
Sevda odu sinede yanar
Ve/ya
Kızıl Vakitlerde
Ayışığı üzgün
Avazında sitem,avazında kara haber
Ötmekte
İken bir Ala benekli PEPUK….
Ayrılıktan
Hasretten yana
Ne Varsa Nağmelere
Düşürmüşken çaresizliğimi… ! 
Tev Tevv… ! 
Vurun sırtıma vurun
Yıkılmam ki ben
Bir Filiz düşer toprağa
Bin Meyil
Bin Uçurum..
Bir Gonca açar seherde
Ve/ya
Kara bir benek olur yürekte
Yollarım
Yıllarım Söylendiğinde
KINIFIR’lar açarken
Ala benekli PEPUK kara kara öterken… ! 
‘’Seni Ve Kara Bahtımı; Elele görmüşler bir ala Vakitte, Günah henüz tene değmemişken..’’
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta