Ben—
Her akşam saat on ikide,
Taksim Meydanı’nda
otuz yaşında bir kadınım.
Omuzlarımda günün ağırlığı;
adımlarım tetikte,
kendimi tanımamaya alıştım.
Susmam;
bağırmasam da haykırırım içimden.
Ben—
Her yıl Ağustos’un üçünde, saat üç buçukta,
Konyaaltı Plajı’nda bir travestiyim.
Gölgesi silinmiş bedenim;
ne gökyüzünde bir yıldız,
ne yerde izim var.
Ben—
İstanbul uyurken, sabaha karşı;
elleri soğuktan çatlamış, yara bere içinde,
çöpleri karıştıran bir Çingeneyim!
Hayatın kırık dökük hatıralarını topluyorum.
Ben—
Bodrum’un caddelerinde
yırtık şortumla dolaşan,
ağabeylerin, amcaların tacizkâr bakışlarıyla
tuz buz olan,
onyedi yaşında kızoğlan kızım.
Ben—
Hiç uğruna evini, okulunu terk etmiş,
parklarda sabahlayan,
sahte dostluklara kanmış,
alkole, sigaraya bağımlı,
belanın nereden geleceğini bilmeyen
kandırılmış bir delikanlıyım.
Ben—
Bir sarhoşun hız zevkinin kurbanı;
yürüme özgürlüğü elinden alınmış,
tekerlekli sandalyeye zincirlenmiş,
geleceği çalınmış bir amputeyim!
Ben—
Kızılay Meydanı’nda
ekmeği çalınan bir işçiyim.
Zemheri iliklerime işlerken,
“Direne direne kazanacağız!” sloganları atan,
yılmayan, yıkılmayan Tekel emekçisiyim!
Ben—
Gezi Parkı’nda
çadırı yakılmış, sesi kısılmış,
gözleri gaz kapsülleriyle karartılmış,
bir gencim.
Ağacın kökünde,
direnişin sesiyim:
Sustukça büyüyen,
büyüdükçe susmayan,
Tazyikli suların, gaz kapsullerinin, copların en yakın arkadaşı, çapulcuyum.
Ben—
15 Temmuz gecesi
ayağa kaldırılmış milyonlardan biriyim.
Ne olduğunu bilmeden sokağa atıldım,
kimin uğruna, kime karşı?
Birileri “vatan” dedi,
birileri “şehitlik”…
51 kişi sustu sonsuza dek.
Kanla yazılmış bir senaryo.
Biz —
öldük.
Onlar —
kazandı.
Ben—
İnsanım!
Umut Engin Deniz
Kayıt Tarihi : 13.7.2006 14:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir; bir duvar yazısı değil, bir sahne nutku değil, bir süslü acındırma değil… Bu şiir, yaşanmışlığın iç çekişidir. Kalabalıklarda görünmeyen, sokaklarda unutulan, geceyi yalnızlıkla paylaşan insanların adına konuşan bir sessiz haykırıştır. Ben bu şiiri yazarken sokakta üşüyordum; bir kadının ardına sakladığı korkuya, bir çocuğun yüzündeki çaresizliğe, bir işçinin nasırlarına, bir travestinin silinen izine, bir gencin bedeninde ezilen hayallere tanıktım. Ben yazmadım aslında; onlar anlattı, ben sadece sustuklarını duydum, ve dizelere çevirdim. Bu şiir, toplumun aynadan kaçtığı yüzüdür. Makyajı akmış kadınların, ayak izleri yok sayılmış kimliklerin, omuzlarından bastırılan gençlerin, her sabah aynı açlığa uyanan bedenlerin ortak nefesidir. Bu şiir; bir kalemin değil, bir ömrün ürünüdür. Ben bu şiiri on beş günde değil, on beş yılda yazdım. Her mısra, bir başka ötekileştirilmişin gözünden süzüldü. Bu şiirde yargı yok, ajitasyon yok, yalakalık yok. Ama acı var. Gerçek var. Ve en çok da insan var. Çünkü şiir bir yere aittir: En çok susturulanın boğazına, en dipte ezilenin kalbine, ve adına “kimliksiz” denilen her insanın alnına. Ben— bu şiiri yazarken insanı yazdım. Ve şimdi, herkes bilsin: Bu şiir bir kimliktir. Ve adı: İNSAN.
'Mahallede evlere geceleyin ben girdim; paraları, altınları, eşyaları ben çaldım. Akşam alacakaranlıkta Ayşe hanıma saldıran, istediğini alamayınca kalçasından bıçaklayan bendim. Köprüaltında Yusuf' u da ben öldürdüm. Askerden kaçan, kaçarken nöbetçiyi vurup hapse düşen, hapiste gardiyan ve jandarmayı rüşvetle kandırıp hapisten de kaçan bendim. Sarhoş olup mağazaların camlarını kıran, çaldığı arabaya, diğer arabalardan benzin çekip sonra da park etmiş arabalara, trafik lambalarına çarpan bendim. Bendim polise kafa tutan, sorgu hakimine kafa atan. Geçen Cuma akşamı pavyonda hesap kavgası çıkarıp konsomatris Aysel' in koruması Hasan' ı falçatayla doğrayan da bendim. Göbekkesmez Belediyesine sinek ilacı diye un satan, yağcı Mahmut efendiye sahte çek karnesi verip dolandıran, ruhsatsız silahları ve en hasından malları torbacı Nuri' ye bulan bendim. Gazetelere, Fadime' nin samanlık hallerini de ben duyurdum, Temel' le kırdığı cevizleri de. Kasap Recep' e de nallı kuzuları kesmesini ben söyledim, ben yardım ettim keserken.Oklukirpi Beldesinde de oy kullandım, Hacıyatmaz Köyünde de. Geçen sene ölen Memiş dedenin yerine de oyu ben kullandım seçimlerde. Daha sayayım mı efendim, yaptığım fenalıkları?
Bunları neden yaptığımı da bilemezsiniz, bilmeyeceksiniz. Siz öyle masum, öyle iyisiniz. Öyle temiz, lekesizsiniz. Siz lütfen öyle kalın, bütün kötülükleri ben yaparım.'
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
dr.deniz.kama.
TÜM YORUMLAR (12)