Bitirici sağanağına aldırmadan
Yürüyorum düş bahçelerinde zamanın
Hangi kapıyı aralasam mavi karşılama,
Durmaksızın hüzünleri harmanlıyor,
Ve büyüsüyle kanat takıyor her geceye…
Bil ki
Hangi günü karşılasam tebessümle,
Asılı kalıyor aynalarda sureti mekansızlığın..
Yangın yerinin tam orta yerinde kıpkızıl bir alev.
Vuruyor işte içsel sorguları..
Küçülüyor yaşım göz göre göre
Çelişkiler bu yüzden yağlı bir urgan boynumda
Huzuru ne olur sorma bana
Huzur şimdi kısır çığlığıyla dağlar ardında
Ayrıntılarda kaybettim kendimi
Damla damla düşen benim satırlara..
Bozgun yemiş sus’lar birikiyor ceplerimde
Zorlu bir ‘Hoşça kal’ ardında ağlasın maviler
Yas tutsun usumda anıların salıncağı
Koptu ipi tutuklu sözcüklerimin
Hiçlik kafeste kilit
Kilitli artık tek kişilik kentin kapıları...
Kayıt Tarihi : 19.4.2010 16:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sayın Necdet Arslan hocamın düzenlemesiyle......kendisine sonsuz teşekkürler

Şiirdeki özgün anlatıma, imgelerin güzelliğine hayran kaldım.
Şiirin bu kadar güzel olduğu halde yeterince ilgi çekmemesinin ve ses getirmemesinin nedenine gelince:
Şiir bir rahatlama, bir boşalma için yazılmış gibi. Tabi ki bunun için de şiir yazılmalı; ama yazılan şiirin gerçek bir şiir olabilmesi için en başta şiir işçiliği gerekiyor. Şair, şiiri yazdıktan sonra, şiiri kendi haline bırakıp işte oldu dememeli. Seslerin uyumu (ahenk ve ritm zenginliğini sağlamak) için şiirle kıyasıya bir savaşa girişmeli. Şiirde, ünlü seslerin çok kullanılmasından doğan(asonans) ,Ünsüz seslerin çok kullanılmasından doğan(aliterasyon,) ,kelimelerin tekrarlanılmasından doğan(tekrir) sanatları başarıyla kullanılmalı.
Böyle yapıldığı zaman akılda kolayca kalan, herkesin hayran olduğu gerçek bir şiir ortaya çıkar. Nazım Hikmet'in, Attila İlhan'ın, Ahmet Arif'in şiirdeki başarılarının nedeni bence budur.
Berna Karaoğlu’da böyle usta işi şiir yazma yeteneğinin çok olduğu yazdığı şiirlerden belli oluyor. Tek eksiği daha çok şiir işçiliği. Bunu da başaracağına inanıyorum.
Zorlu bir ‘Hoşça kal’ ardında ağlasın maviler
Yas tutsun usumda anıların salıncağı
Koptu ipi tutuklu sözcüklerimin
Hiçlik kafeste kilit
Kilitli artık tek kişilik kentimizin kapıları...
kırdığın kilitleri geri vursanda prangalar bağlasanda açılmasın diye geri yürekteki kanamaya devam ediyorsa bu suslar niye dilmidir sadece susan bedenmidir giden ya yüreğin sessiz çığlıkları kim verecek onun acılarının hesabını..........
canımsın sevgilerimle....
planlı konuşmalara kafa tuttukça büyür içimizdeki bize yıkılan duvarların sesi...
tebirkler...
Bendeki ödünç görüntünü;
Zaman zalim, elimden alıyor...
Üzülerek anlıyorum gönlümde öldüğünü...
Bunun çaresi yok,
Her aşkın akibeti;
Er-geç unutulmak,
Ve yenisine bırakmak nöbeti...
Her ayrılışım, bir acıdır gönlüme, büyük;
Çekilmez zanneder de seven, taşınır bu yük...
Hem anahtar, hem de bir kilittir bu aşka;
Tutku-nefret bitişik; hem kelepçe, hem yüzük..
TÜM YORUMLAR (10)