Yüzümden şefkatle akan rüzgarlar belli,
Senden esiyor buralara.
Kendim örtmesem üzerini,
Soğuk toprak yorganıyla,
İnanacağım
Gözlerime kızıyorum aslında,
Bir seni renklendirmiyor dünyamda.
Yine de seçebiliyorum gözlerini,
Zifiri karanlıkta…
Bir denizin en derin kıyısında,
Gözlerim, sabaha değil, boşluğa uyanıyor
Zaman, içimden geçip gidiyor, iz bırakmadan
Bir çığlık gibi bastırılmış heveslerim var
Hayaller, yorgun bir çocuk gibi susmuş kanepede
Dünya dönüyor, ama ben duruyorum
Bin mevsimden geçirdim kendimi,
En iyisi kıştı;
Dondurdum fikirlerimi.
Ne sıcak rüzgarlarını bıraktım tenime,
Ne bir ses duyurdum kulaklarıma.
Söylesem ne değişecekti?
Sen zaten duymamayı seçmiştin.
Ben bağırmadım, çünkü
İçimden geçenler senin dilinde hiç konuşulmadı.
Sustum.
Çünkü gerek yoktu.
Kendinden öyle kaçmak istiyor ki!
Kendi olmamak uğruna, her kes oluyor.
Korkusunun, gölgesi, kokusu var
Kendine benzeyenden bile kaçıyor.
Dur ! Gitme. Bu kadar uzaklık yeter.
Elbette güzeldi her günü yaşamak,
Her telinde nağmeler tat verirken.
Gözlerimde kalan lekelerle,
Yüzünde izlerle işlenirdi zaman,
Koşsan da, geçmezdi asla yanından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!