Birini beklersin, gelmez.
Bir kelimeyi beklersin, yutulur.
Bir ihtimali beklersin,
O ihtimal başkasının elinde çiçek açar.
Sen sustuğun için sanırlar ki razısın,
Ama razı değilsin.
Çağların Ötesinde Bir Yabancı
Kendi çağına ne kadar bilgeydi,
Yüceliğiyle yükselirdi her an,
Ama şimdi,
Bildiği dünya yoksa,
Nefreti aciziyet sarmışken,
Cihanı, devleti!
Saray keyfe keder iken,
Halk saftı sulhta.
Sürgünde gözlerinle, Bu körlükten nasıl kaçarsın?
Anahtarları nerede bu sandıkların?
Her şeyini kilitlemişsin.
O halde niye bekliyorsun ?
Yolcularını bekleyen yolları bari bekletme.
Kilitleri bende, sandıkların sende kalsın.
Öyle bir sessizlik,
Kulaklarının canı acıyor.
Çığlıklarını özlüyor.
Sancılarına hasret,
Prangalarına aşık.
Gözü gönlü kendine mühürlü,
Çünkü gökyüzü yalnızca bakmak içindir,
Uçmak cesaret değil, ayrıcalık ister.
Birileri ipleri tutarken gölgede,
Birileri hep düşer, göğe bakarken bile.
Ve hayat,
Verilmiş bir masal gibi anlatılır;
Bir hayat verilir;
Yolu çizilmiştir önceden,
Kıvrımları sana aitmiş gibi görünür
Ama rotan hep başkalarının kaleminden düşmüştür.
Sen yine de inanırsın;
Bir yabancının aklıyla bakıyorum hayata,
Bedenim birçok yabancı için bir mezarlık olmuş.
Yanımdan geçerken kesiliyor adımlar,
Kalabalıklar, sessizce defteri kapatıyor.
Hissediyorum sorgudaki ruhların yükünü,
İsyan istasyonunda, öfkelerle yanarken,
Adem, hiç mi huzur bulmadın içinde?
Giderken yorgun, isyanın yükü omuzlarında,
Gelirken de, kalbinde kırık bir fırtına.
Dünya dediğin, bir hazine sandığı mıydı?
Nasıl bir sabırdır arafım,
Mahşeri de, beşeri de canını yakmaz mı?
Nasıl bir bekleyiştir ki,
Hiç küsmeden, küstürmeden yaşanır…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!