ölüm fışkıran mızraklarıma adını işledim
ezelde otlayan, sahipsiz kalmış ineklerimiz var
kelimeler anlamına küstü, sen gittiğinden beri
toprağa gömüldü antik geleceğimiz
su, ağaç ve bir kaç kuş cıvıltısı
yıldırım saçlarımı okşuyor eli engin
bahar gelmiş
ağaç yeşil takılarıyla hodbin gelin
ilme şerh koyulmuş, goblin olup gelin
füruzansın, kaleminde var yaldızlar
mehtabın sihirbazlığında kendini bulacaksın
emredilmiş şiirleri yakıp yırtacaksın
yeri gelecek,
mum ışığına dahi katlanamayacaksın
işsizlik akan gönlümden ufak bir iflas
Ateşimle eserek buradayım
Zaman yolcusuyum, an şuan
Kesik yollar penceremde, anbean
Görüntüler buğulu, çehrem karardı
Sığmıyor ne yazıma ne dilime
Yazı kalmaz, günsüz. Kayıp zaman
Bir çok ah ağlar, kanatsızdır bulutlar
Tekerim yok, tek elim var
O da bana el.
Gök damlalarıyla bembeyaz etmiş üzerini
Beyazlamış teniyle zarif bedeni
Yerin karası göğün mavisiyle çarpışıp
Filizlendirmişler narin çiçeğimi
Toprak parçaları birer birer dökülmüş
verilen büyük sözler daima anonimleşir
hayalleri ilmek ilmek işleyebilir
ardından, ağın ilmeklerine takılmış balık gibi
çırpınacağını bildiğin takdirde
aklımın cesaretsiz, yükseklerdeki sınırını görmek
yok ki hal çaresi
karanlığa iten girdabın
gözlerinde yaşamın şevki
yaşanmamış onca anının
kokusunu yitirdi çiçekler
çok uzaklarda yankılandı
yanık bir ses
güller üzerine atlamış alevin
gökyüzünü dumandan korumak için
oyuk dertlerin ak olduğu vakitler var
ay güneşi kıskanıp sarardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!