Gök damlalarıyla bembeyaz etmiş üzerini
Beyazlamış teniyle zarif bedeni
Yerin karası göğün mavisiyle çarpışıp
Filizlendirmişler narin çiçeğimi
Toprak parçaları birer birer dökülmüş
verilen büyük sözler daima anonimleşir
hayalleri ilmek ilmek işleyebilir
ardından, ağın ilmeklerine takılmış balık gibi
çırpınacağını bildiğin takdirde
aklımın cesaretsiz, yükseklerdeki sınırını görmek
yok ki hal çaresi
karanlığa iten girdabın
gözlerinde yaşamın şevki
yaşanmamış onca anının
kokusunu yitirdi çiçekler
güneşin doğduğu yere gidiyorum
aşk, yalnızca akıl dışı olanı sahiplenir
ileri memleketimi kılıçla okşuyorum
ankara beni feth etti
sağlıksız ağaçlar yeşerdi
çok uzaklarda yankılandı
yanık bir ses
güller üzerine atlamış alevin
gökyüzünü dumandan korumak için
oyuk dertlerin ak olduğu vakitler var
ay güneşi kıskanıp sarardı
garip, bir çokça büyük
niçin döner dururuz
eller neden uzanır basit bir kumaşa
ne arar insan, medet mi bir taştan
herkesin sakalları farklı burada
kaybolmuş ışıklarla berabersin
söylemene gerek yok nereye gideyim
kararmış filigrana sakladığım yeminimsin
hiç gerek yok ben yolu bilirim
lale hangi mevsime güzel kokar, bahardan başka
tılsım kaplı pelerinini zamanda
bir o yana bir bu yana savurdun
öksüz bulutların tane dolu ağlayışlarında
köksüz bir çınar ağacına kavuştun
söyle şair sen ordasın ben burada




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!