bir çocuk parkıyım
gündüz uğuldar çınarlarım
velet kahkahalarıyla sulhu sona erer
beyaz saçlı bir yetmişlik çeker gider
ışığım bulutları yakıp yağmur damlası gibi
dünü gören herkes bugünu unuttu
yarında böyle devam edecek
hiçbir şeyin unutulmadığı bu azap dünyasında
kervan gibi, hayatım; geçip gidecek
türkülere karşı olan bir köylüyüm
ruhum bir çıban
yoksa yeri derinden
ürksün beşer yekpare derinden
sök köküyle aşkı beraberinden
fısıldayarak uysal bi öfke ol karşıma
oynat onca ağacı yerinden
Kapı çaldı
Yine ben mi geldim
Tanıyamadım, kimim?
Hoşgeldin, üşüyorsun.
Düşünülemeyen bir renk var gözlerinde
dışavurdum içim ağlıyor diye
entel personam ardında serotonin şehitliği
gömlek düğmelerimi bir bayram sabahı
başka bir elin ilikleyeceği gün
hiç gelmeyecek kadar yakınlarda
geçmişimde kaybolmuş
Perdeyi süslüyor narin kızıllık
Semadan narin bir haykırış
Mor sümbüller ve turuncu ışık
Toprak gözleri kalbimi sarmış
Bulut erir mavi gökyüzü
on dokuz kez zikredildi
her sabah yeniden doğuyorsun oysaki
öğreten oldun, geçmişin ziynetini
kıyametimi sevdirdin, gerçeğin zilletini
bambaşka duraklardayız artık
kullandığı maddeye göre şekillenir
gençlerin çevresi burda
eroinman daima ipe dizilir
hapçılar bir sokak aşağıda
güm güm ölüm sesi geliyor
Carl Jung`a göre kafirim
diktiğimiz fidana ise hiç bakma fırsatımız olmadı
ikili aitlik paradoksunda kırılan hatlar
aşk projeksiyonu temelinde bazı hatalar
Feyruz, sen dans et kulaklığımda
ellerim heyecanlanır ellerin için
gölgen dahi parıldıyor




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!