Muharrem Ayı hüzün Peygamberine acı oldu matem oldu yürek yangını oldu
Zaten Kainatın Sultanı hep acıyla yoğrulmuştu
Daha anne karnındayken yetimlik kaderi olmuştu
Gül yüzlü Peygamberim anasının kucağına yetim doğmuştu
Annesini de babasının kabrinden dönerken Ebva denilen yerde sonsuzluğa uğurlamıştı
Yetimliğin öksüzlüğün acısı damarlarında dolaşmıştı
Ama Yaradan asla Nebisini yalnız bırakmadı
’Seni yetim bulup barindirmadik mı?’ayeti kerimesi ruhlarda yankılandı
Rahmanın yardımıyla dimdik ayaktaydı
Ümmetinin âkıbeti yegane derdiydi
Beni Hud ve Murselat süresi ihtiyarlattı derdi
Mahser gününde ümmetimin hali nice olur deyip endişe ederdi
O sav âlemlere rahmet diye gönderilen şefkat Peygamberiydi
Peygamberimin bir adı hüzün bir adı çile gözlerinin yaşı ise cehenneme sütre
Gülmesi bile sanki inci dişlerinin alemlere görünmesi içindi
Öyle sınırlı öyle derüniydi
Fâtıması gözünün nuru, gönül aynası ,cennetler sultanı
Alemler hayrandı nurani bir güzelliği vardı
Ağlaması gülmesi yürümesi aynı babasıydı
En çok da O andırırdı Alemlerin Sultanını
Saadethanede büyüyen bir gül goncasıydı
Yanınca ciğerparesi babasının canı
Ağlama kızım ağlama derdi Allah koruyacaktır babanı
Onunsa gözyaşları cehennem ateşini söndürmek için akardı
Babasına ise sefkatiyle sanki bir anaydı
O zamanın adetlerinde evlilik çağına gelen kızın babası
Kızım var diye haber yollardı
Ve ..
Rasûlü Kibriya Kuran hatmini ilk biterene kızım Fâtıma’yı vericem diye haber saldı
Hz.Ömer Hz.Ebubekir Hz.Ali ve herbiri gökteki yıldız misali sahabe arasında bir yarış başladı
Çok geçmeden ilmin kapısı Hz Ali ra Şah ı Merdani Haydari Kerrari
Aliyyûl Murtaza
Ben okudum diyerek kapıyı çaldı
Dedi ki;Ya Rasulallah siz üç ihlas bir fatiha okuyan hatim yapmış gibidir buyurmuştunuz
Ben de hatmimi yaptım çaldım kapını
Böylelikle aldı Kainatin Sultanının güzeller güzeli kızını,Fâtıma anamızı ra
Artık cennetâsan yuvanın temelleri atılmıştı
Hz Fâtıma velilerin anası Hz Ali velilerin babası
Bir gün mübarek hırkalarıyla Fâtıma’sını Ali’sini Hasan’ını Hüseyin’ini sardı sarmaladı
Ehli Beyti Efendimizin can damarıydı
Büyüdü bu yuvada Hz Hasan ve Hz Hüseyin iki gül goncası
Bir ayağında sallardı kuzusunu bir elinde diktiği kumaş parçası
Dilinde de zaten hiç eksik olmayan Rahman’ın zikrullahı
Cennet reyhanlarım diye severdi torunlarını Alemlerin Sultanı
Oyle tatlı öyle nazlılardı
Dedelerinin omuzlarında namazlarını kılarlardı
Alemler o iki cennet çiçeğine hayrandı
Kainat onlara mesthane bakardı
Bir damla gözyaşlarına Kainatın Sultanı kıyamazdı
Bir bayram bayramlık istedi dedelerinin nazlı ceylanları
Hz Fatıma fakir Hz Ali fakir yok alacak imkânları
Cebrail iki beyaz elbise getirdi cennet libası
Onlar giyince dedelerine dediler keşke dedeciğim renkli olsalardı
Cebrail as buyurdu Ya Rasulallah su serp üzerlerine
Su serpti Efendimiz üzerlerine biri oldu sarı biri oldu kırmızı
Cebrail as ağlamaya başladı acaba neden ağladı
Rasulallah’a verilecek elbet bir cevabı vardı
Dedi ki Ya Rasulallah HASAN’ ın zehirlenerek öldürülecek o yüzden oldu elbisesinin rengi sarı
HÜSEYİN’in al kanlara boyanacak o yüzden elbisesinin rengi oldu kırmızı
Nasıl dayanır buna Kainatın Sultanı
Ağladı ağladı ciğerleri dağlandı
Zaten evlat acısını Ibrahim’inde Kasım’ında Abdullah’ında yaşamıştı
Küçük bedenlerini koyarken toprağa
İnci gibi gözyaşları yürekleri dağlamıştı
Şimdi de cennet reyhanlarının acı haberiyle sarsılmıştı
Gelecek o ay muharrem ayıydı
Matemdi Efendim’e Muharrem ayı
Hüseyin’in mübarek başı koparılacaktı
Al kanlara boyanacaktı
Yezid’in hışmına ugrayacaktı
Ve geldi de..
Muharrem geldi..Yer gök ağladı
Ciğerler yandı
Mahşeri vicdanlar şaha kalktı
O nasıl bir acıydı
Bir damla suya hasret kalarak Cennet Efendisi şehadetin koynuna dolandı
O ay bu aydı
MUHARREM AYIYDI
Yer de acılarin diyarı KERBELA’YDI...
Kayıt Tarihi : 3.10.2017 19:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kerbela

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!