Sessizliğini ver bana
Canımı yakıyor
Geceme bıraktığın cam parçaları...
İçimde kanattığın
Ne çok hikayelerin var...
Uzun yollara kaldığın vakit
Aykırıydı zaman
Geride kaldı
Muskalarını takmış çocukların kalıntıları
Tarihin çöplüğüne avdet edip…
Kar vakti kımıldardı yüreğim
İlk tene vururdu sevdası soğuğun…
Ayrı kalalım
Gece çağırsın bu sefer
Ya seni
Ya seni…
Kitaplarına gömülüp kalma artık
Düşünmek istemiyorsan beni…
Geceye baktığında
Tedirgin eder beni
Seyreylediğin uçsuzluklar...
Acizliğim
Hiçliğim
Varır azametine
Suskundu,
Çöle ekilen papatyalar,
İki damla arzusunda huysuzlanırken rüzgar.
Suskundu,
Közlere mahkum kumlara çok görülen, kır menekşeleri...
Korkunun derinlerine saldığı uçsuzluklarda
Vakitler belki
Kıymetini anlamadığın
Ama
Ölesiye direndiğin.
Sadece kisveye sarılı zannında
Göç kadar sevdam.
Türkü türkü kanatlanır diyarlara hazanlar
Sanki ağıtlar düşer de ateşler gibi şehirlere
Özlemine mehtab çehreli sevgilinin
Yanar bulut bulut
Gökler.
Var git istersen son kuşların ardından
Zalimdi sokaklar biliyorum
Kaypaktı tüm zeminleri susuşların
Göğün yüzüne yazılan kefaretlere yetmez ki güç
Ve Ebabillerin gagalarına konur bazen sarsılışlar…
.
Susup da gitse miydi deniz?
Nereye?
Nasıl?
Ya sonrası!
Ne olurdu sonrası?
Martılar ne yapardı şaşkın şaşkın!
Sustu toprak
Sustu ayazın vurduğu şehirler...
Sokaklar hazandan bihaber
Gök kimsesiz
Rüzgar çaresiz...
Yabana kalan tüm duygular gibi seviler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!