Biri biterken, bir diğeri başlayan
Sürekli savaşların yorgunuydu insanlar.
Yanmış gibi kapkaraydı topraklar
Yas tutarcasına durgun akardı sular..
Ordular ve insanlar savaş yorgunuydu.
Sana bu mektumu
Liman rıhtımndan yazıyorum
Limana kocaman bir gemi yanaştı
Gemiden turistler iniyor,
Ama sendeler gibi yürüyor,
Etraflarına şaşkın şaşkın bakıyorlar.
Sen, Abidin sen! .....
Bana mutluluğun resmini çizebilir misin?
Çizmek istersen al ilk sipariş benden.
Bolca bordo şarabıyla peksimetler alırsın,
Böylece sağlanmış olur günlük nafakan
Sende artık vazgeç açlıktan sızlanmaktan
başımın üstünde öfkeli bulutlar
Beyaz gri, koyu siyahlar,
Kime kızmışsa kızmışlar
Ağızlarında korkunç homurtular.
Neye, kime bu kızgınlıkları?
Özgürlüğünü unutup kuşlara özenirsin.
Ama onlar gibi yaşamazsın
Acaba mutlular mı diye,
Bir defa da olsun sormazsın.
’onlar kuştur’, deyip geçersin
Bir demir pençe ki elleri
Yüreğimizin üstünde
Öylesine sıkı, öylesine ağır...
Canımız başka türlü acır,
Bedenimiz başka sancır.
Kimin için yaparlar bunu?
Bu yazda geçip gitti apansız,
Aniden soğudu havalar gibi sular da
Çok uzaklardan duyuluyor gürültüleri
Gökyüzünü teslim almış öfkeli bulutlar
Geç kalmış bir gül açar bahçemizde,
İçimizdeki sesin söylemek istedikleriydi;
Ak, yada kara değildi,
Hele, hele, kötü hiç değildi
Umarım bunun diyetini birgün,
Yüreğimize salınmış
Ödenmesi gereken bir salma gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!