Kışladan sesler duyulur
Marşları yükselir talimdekilerin
Yol kenarındaki çiftçinin ise yanık türküsü
Karışır askerin sevda hayallerine
Dört ayın maphusluğu vardır
Zehir zemberek
Birgün biryerde bulacaksın onu oğul,
Usunda güneşin tohumları açtığı vakit,
Sen de kavrayacaksın hakikati
Ve bütün çıplaklığıyla karşına dikilecek
Tahta kutunun gıcırtısına saklanmış yanıtlar
Nedir diye sorma oğul
Bıçak kestiğinde bile alınyazımı
Kanamaz yüreğimdeki hasretim
Islık sesi gibi keskin esiyor rüzgar dışarıda
Kar yağıyor karanlığa inat memleketimin dağlarına
Kış kıyamet ortalık
Bir bebeğin çığlığı geliyor uzaktan geceyi yırtan,
Hiç yabancı değil bu hisler bana,
Sanki dönmek gibi yeniden yaşama
Bir yerlerden hatırlıyorum bu halimi ben
Uzun zamandir kanım
Hiç bu kadar hızlı akmamıştı
Damarlarımda
Rüzğarın esişine sessizce boyun eğdi söğüt ağacının yaprakları,
Issız gecenin sabaha döndüğü vakit
Üveyik Kuşlarının şafak vakti çığlıklarını dinledim,
Ellerim tarçın kokuyor bugün
Isıtmıyor artık tenimi
Gidenin ardından ağlarcasına yağıyor yağmur
Olduğum yer burası ama
Düşlerim uzaklarda esiyor
Mor Kuşakların bittiği yerler oraları
Varılması olanaksız
Kainatın içinde,bir nokta kadar yerim
Ey Ademoğlu! gördüğümüz acizliğimizdi
Durur muydu hiç
Yağmur bulutlarının nemi gibi
Bu ıslak damlalar
Gözlerimde dolu dolu?
Bendeki bu hasret olmasa
Yıkılır mıydı ulu çınar
Yağmur yağarken
Yıkılmaz mıydı nemli sabahlar?
Üzüntüsü çalınmış sarı
Kalmaz mıydı benimle bu gece?
Esmez miydi silik ıslığımın
Gölgesine saklanmış
Bırak eğri olsun!
Yine de o saatlerdir
Terkedilmiş zamanın kahramanları
Zaman düşman ömrümüze
Farkeden ne var ki?
Mavi ağlamış ya da pembe gülmüş
Dolu dizgin bir ses koşuyor usumda,
Mavi dün satılmış,üç kuruşa...
Göklere,denize,taşlara
Ve hiç mavi görmemiş gözlere...
Bakın işte; Mantar gibi suyun üstüne çıkıyor
Gök kuşagına kirli bakanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!