ER MEYDANININ YALNIZ ÇINARI: KASIM PEHLİVAN
Erbaa’nın koynunda bir dev uyandı,
Meşe ağaçları sarsıldı, yandı.
Kasım’ın gücüne kayalar kandı,
Dağların aslanı, erdi bu yiğit.
İki metreyi aşan ulu bir gövde,
Sığmadı saraya, sığmadı evde.
Cihanın güreşi onda bir sevda,
Toprağı sarsan bir ferdi bu yiğit.
Sivas eyaleti duydu adını,
Aldı er meydanın acı tadını.
Yazdı tarihlere mertlik yâdını,
Güreşin en yüce virdi bu yiğit.
Pomak pehlivanlar döküldü yola,
Kasım elenseyle vermedi mola.
Sırtları getirdi sağ ile sola,
Meydanın hakkını verdi bu yiğit.
Sultanın katında başa oturdu,
Düşmanın bağrına korku götürdü.
Hileli bir kadeh ömrün bitirdi,
Sinsi bir tuzağa girdi bu yiğit.
Zehir damarından süzüldü içe,
Yiğitlik döndü mü sarayda hiçe?
Yaralar açıldı, dertler peş peşe,
Gurbetten sılaya vardı bu yiğit.
Kısbeti asılı, dermanı kesik,
Gözleri buğulu, yüreği ezik.
Hazin bir son ile büküldü bilek,
Kendi toprağına serdi bu yiğit.
Keçeci köyünde sessiz bir mezar,
Kalemsiz Şair’im dertli mi yazar?
Kaderin ağında değdi bir nazar,
Dünyaya veda da durdu bu yiğit.
Kayıt Tarihi : 23.12.2025 10:36:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!