Biz taşralıydık,onlar şehirli
Kavganın kucağında gül açardık hep
Toplama kamplarından kaçırdığımız çocuklara türküler söylerdik Türkçe…
Türkçe vuruşur...
Tükçe gülüşürdük...
Gönül alıp gönül verirdik hiç düşünmeden
ve bir gün...
Hiç düşünmeden atıldık ileriye,
Destanlaşmak için,
Gül yaprağı olmak için,
İnsan olmak için,
Gün geldi kardan adamlar yaptık güneşe inat
Gün geldi kor olup düştük buz dağlarına
Cebimizde üç beş simit alacak kadar paramız
Ellerimizde akıllara zarar hünerlerimiz vardı...
Sen telleri konuştururdun
Ben mısraları sustururdum...
Öteki resmini yapardı memleketin...
Biz mısra aralarının biperva şovalyeleriydik
Kılıcımızda keskin kelamlar...
Yüreğimizde sınırları silinmiş topraklar saklardık...
Biz fırtınaya yelken açmış denizcilerdik...
Hepimiz de taşralıydık ışıklı caddelere rağmen...
Ötekileşmiştirilmiştik ama asla şehirlileşememiştik.
Tezek kokusunu özletti bize asfalttan kendini kurtarmış topraklar,
Kuru damların sıcaklığını aradık hep apartman boşluklarında
Hiç bir boşluk doldurulmaya değer değildi...
Bu yüzden kavgalara çekildik biz...
Bu yüzden sehpalarda can verdik biz…
Gökyüzünün mavisini,
Yaprağın yeşilini sevdik metropollerde
Lakin pastörize süt içemedik hiç...
Sallama çaya eyvallah etmedik...
Saksılarda boy veren kekik kokusu,
Yastığımızın altında saklı çam kozalaklarıyla avuttuk ciğerlerimizi...
Yurdun en acı gerçeğini,kendi acılarımıza değişmektense
Yok saydık yüreğimizi sızlatan sevdaları
Yar yerine yaren olduk karşılık beklemeden
Kimilerinin köşe yazılarında infaz edildik
Kimilerinin gözünde kahramandık...
Oysa ne istibdat cengaveriydik
ne de mahkum...
Biz, toprağın altındaki sesleri duyabilen erenlerdendik
Biz, pencere buğusuna hilalli yıldızlar çizen sergüzeştilerdik
Kayıt Tarihi : 30.9.2012 02:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!