Parıltısı dünyamın, umudu yaşanacak yıllarımın
Ilık ılık akan kanım, esen meltemsi rüzgarım
Ne desem ne anlatsam bilmem ki, sevgiden yana
Acını ne de acındığını göstermesin ulu tanrım
Rahmettir sevgiyle anılmak, hayatsa onu yaşamak
Anlaşabilmek sevgiyse, mutluluktur paylaşmak
Sigarayı sonuna dek içenlerden değilim
Sıkıntıdan ısırmıyor, ıslatmıyorum artık
Sevdan beni, ben sigarayı terk ettim...
Sevdanı unutmaktan zor olsa da
Seni unutmaktan kolaymış bu zıkkımı bırakmak...
Bir dost isterim
Ne kadar uzak, o kadar yakın
Bir dost isterim
Ne aklımdan çıkan,ne aklından çıkaran
Bir dost isterim
Ne beni unutan, ne kendini unutturan
Şimdi hoş bir seda ölümsüz bir isimsin içimizde
Sağlığında bizimle övündün mü
Hatta sevdin,saçlarımızı okşadın mı
Yada Hangimizi neye göre diğerinden çok sevdin
Onu da bilmiyoruz
Çünkü sevgini bile sır gibi sakladın
Elemden kederden yorulsa da kalbim
Hala düşlerimi hayalin süslüyor
Seni sevdiğini söyleyecek ya bu dilim
El alem çok görüp kınayacak diye korkuyor
KAŞİF KANİ ERTÜRK
Bu efsunlu sevda da
Bazen Umut olurdun gözlerde
Bazen de Şiir olurdun ya sözlerde
Sonra anlardın da güzelliğindeki farkı
Savaş kazanmış komutan edasında
Ne zaman çıkacağı belli olmayan
Şiirin Hikayesi
Çook uzun zaman sonra içerden masa başından kurtulma amacıyla bir hafta sonunu kır gezisiyle değerlendirmenin ve var olma sebebini yaşama sevincine çevirme sevdası içinde bir zamanlar kup kuru olan bu yerleri,şimdi bahar tadı ve tazeliğinin sembolü haline gelen, kabarmış toprak kokusunu (ki eskiler buna tava gelme derlerdi..) teneffüs etme ve çocukluk duygularımı yaşama hevesi içinde doğayı seyr-i temaşaya daldığımda;
Salıngaç sallanan insanlar koşup oynayan çocuklar gülüp eğlenen gençler çay bardağı elinde cığrasını tüttüren ihtiyar delikanlılar,mangal başındaki gelinler oğlanlar..etrafta karın doyurmak için sümtüklenen kedi ve köpekler ve daha nice mahluk ve mahlukatlarla rengarenk çiçekler içinde yemyeşil çayır çimen dal yaprak börtü böceklerle..sanki seyrine doyum olmaz bir hayat belgeseli vardı ki, karşımda bu duygular içinde kaleme düşenler sadece bunlar değildi..daha neler neler düştü..
Ve gittin artık..yoksun
Uzak yakın ne fark eder ki
Korkarım
Bu hasret ölene kadar sürer
Bir resmin var elimde
Dalgın ve üzgün
Her sabah ” günaydın…” diyorum
Diyorum ya içimi kaplıyor hüzün
Yıllar sonra Yozgat ta ve çamlıktayım
Kızımı sınava getirdim, artık bende babayım
”Camlığın başında tüter bir tütün.
Acı çekmeyenin yüreği bütün.”
Diyen “ Yozgat sürmelisi “ geldi de aklıma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!