Karşı Penceredeki kadın:
Uzun, sapsarı saçlarım annemin ellerinde dönüşürken kurdeleli bir saç örgüye, mavi gözlerimde hınzır komşu çocuklarının inadına yapacakları öğle sonrası yaramazlıklarını izleme arzusu ve ellerimde evcilik oyunlarımın evleri ustaca yerleştirilmiş salon ve salamanje’leri ve yatak odaları ve mutfakları ile şekil alırdı.
Çok küçüktüm. sarı saçlarım, mavi gözlerim, ellerim ve annem vardı. Ama balkonum ve ayaklarım yoktu.
Çiçeklerimi gazete sayfalarından kesip yerleştirirdim salonumun en güneş görmez köşesine. Aydınlığı o köşeden yakalardım ben.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
güzeldi
ben bu tür yazılardan çok etkilenirim:
Bir Eylül, bir hasret üstüne bir de öykünüz gelince dağıldımm..
Kutluyorum içtenlikle...
Bazen görünmeyen yanlarımızın ne denli birbirine benzediğini bilemeyiz. Karşıdakini gözümüzde büyütüp, kendimizin eksik yanlarını düşünüp kederleniriz. Oysa bir bilebilsek, insanız. Güzelliklerimiz gibi, hepimizin eksik yanları olabilir.
Tabii bu olayın bir yüzü. Öbür yüzünde karşılıklı iki insanın birbirine duyduğu o güzel duygular...Ne güzel ve dokunaklı yazılmış bir hikâye...
Son cümle ciğer dağlıyor fiziksel veya ruhsal,yürütmeyen o hangi sorunsa .Bir parça mutluluk dahi var ise o da içe oturuyor çaresizlik umutları yok ediyor.Çareleriniz bol olsun, kaleminiz susmasın .Şairler neden bu kadar çok düşünür, çok az gülerler? Sanırım düşündükleri sadece kendileri değil,tüm evreni ve içindekileri hiç ayrım yapmadan,öyle çok düşünürlerki yaşantıları şiir olur çıkar bu yazı düz yazı olsa da şiirselliğini, küçük kızın yüreğinde saklıyor .İyi pazarlar teşekkür ederim.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta