Sigaranın dumanına benzer hayallerim,
Içimi zehirledikçe uçup gider,
Bak yine bir şiir oldun, yalnız yüreğimde,
Gitmek ile kalmak arasında, bir düşünce....
Bu gece yalnızlığımı liğme liğme ettim,
Üstüne bir değil, bin iğne attım,
Susturmadım dilimdeki haykırışlarımı,
Haykırışlarımın adı, karmakarışıklığım...
Uzun zamandir sayıklayan, yorgunluğumu dürttüm,
Hadi düş peşine, kürek çek dedim,
Bak acıların karşında, kahkahaya karışmış,
Üstlerine koskoca bir silgi çek dedim,
Gitmek ile kalmak arası bir girdap,
Karmakarışıklığım.....
Bilmem kaçıncı yaprağını döküyor, aşkım,
Hesap biçmişim acılara,
Her gelen acıya, bir noktalama işareti seçiyorum,
Geldim diyorum,
geldim işte.
Gitmelere bekle demeyeceğim bir daha,
Unuttuğum sözleri kaptım
Bırakmam
Bırakmam artık.
Buradayım işte,
Fırtınada alabora olmuş gemi gibi,
Karmakarışıklığım...
Hayır, susmak yok,
Belkilerden, ihtimallerden, keşkelerden,
medet ummak yok.
Topladım bahaneleri, sebebleri,
Öyle çok kavuşma hayali vardı ki gözlerimde
Her derdin ortasında, kapıyı çarptılar yüzüme,
Uzatsan ellerini,
cümlelerimin arasına gıren,
Kaderi parçalar.
Bak yine bir şiir oldun, yalnız yüreğimde,
Gitmek ile kalmak arasında, bir düşünce,
Haykırışlarımın adı, karmakarışıklığım...
Sevda Gencer...
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta