korkular, bir sabahtan:
ben sevilmeyi ve sevmeyi doğuştan öğrendim, sevişmeyi ise çok daha sonra
ama sever-sevilirken aynı zamanda, kaybetmek korkusu da büyüdü aklımda
önce saçımı okşayan sıcak elleri taşıyacaktı, gözyaşları ile soğumuş tabutlar
ve tende kalan dudak izlerimle aralanacaktı, yarınlarda ayrılıklara ait kapılar
ve öğrenecektim çocukları ağlatan, düştükleri zaman kanayan dizleri değildi
Her sevincin her kederin
En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var
Bir gün çıkıp geleceksin
Devamını Oku
En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var
Bir gün çıkıp geleceksin
SAYIN ARKADAŞIM..
Anlatmak istediğinizi onu anlayanlar anlıyor anlamayanların vah haline..Bu konu içeriği ile
Güzel şiirlerinize bir tane daha eklemin hazzını siz yaşarken bizlerde okumanın hazzını yaşıyoruz.Bu haz alışların devam etmesi temennilerimle tebrik ediyor selam,sevgi ve saygılarımı sunuyorum.Kalınız sağlıcakla..
Sarı saçlı mavi gözlü çocuk bereketli bostanlardan kargaları nasıl kovduğunu anlatsa acaba kaç kişi anlayacaktır....durumlar ortada.
İç acıtan çalışmanızı hüzünle okudum,ellerinize yüreğinize sağlık duyarlı yüreğinizi tebrik ediyor saygılar sunuyorum Cevat bey.
sen sarı saçlı, mavi gözlü güzel çocuk, bir daha
bereketli bostanlardan kargaları nasıl kovdun, yeniden anlatsana.
Sayın Çeştepe;
Öncelikle kutluyorum bu güzel şiirinizi...Yüreğinize sağlık..Bu günkü kargalar, sanki o dönemdeki kargalara pek benzemiyor. Bu günküler deniz aşırı bir ırktan galiba..Galiba bu günkü kargaların adı 'Leş Kargası'... Saygılarımla...
Güzel calışmanızı kutlarım selam ve saygılarımı sunarım efendım
selami
'sen sarı saçlı, mavi gözlü güzel çocuk, bir daha
bereketli bostanlardan kargaları nasıl kovdun, yeniden anlatsana.'
Sarı saçlı mavi gözlü çocuk hep anlatıyor. Şu anda yorum yazdığım şiir o çocuğun yüreğinden, ellerinden, bakışlarından, düşüncesin akıp geliyor.
Mükemmelliği kutluyorum sayın Çeştepe
Saygılarımla
sen sarı saçlı, mavi gözlü güzel çocuk, bir daha
bereketli bostanlardan kargaları nasıl kovdun, yeniden anlatsana.
Sayın Cevat Çaştepe,
Sarı saçlı mavigözlü O güzel çocuga ne çok ihyacımız var.
Duyarlı yüreğinize sağlık olsun.
Kutluyorum sizi kaleminiz daim olsun.
Leman Subaşı
çocukları ağlatan, düştükleri zaman kanayan dizleri değildi
hani bir daha hiç sevilmemek var ya, işte bütün korkular yalnız bunun içindi
-----
Sen sarı saçlı, mavi gözlü güzel çocuk, bir daha
bereketli bostanlardan kargaları nasıl kovdun, yeniden anlatsana.
Bugün bir daha....
-----
O sarı saçlı, mavi gözlü güzel çocuk ATAMIZ idi. Korkuyu yaşayan çocuklardan tek farkı ise LİDER olmasıydı. Şimdiki çocuklar, Aziz Nesin'in tabiriyle HARİKA.. Ama, hiç biri bir ATATÜRK değil.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Ben de nacizane, bu anlamlı günde yüce ATATÜRK'ün yaşlı bir nineyle olan hatırasını anlatmak istedim sayfanızdan. Ben, okurken çok duygulandım.
ATATÜRK'ÜN YAVERİ SALİH BOZOK'TAN BİR ANI! ....
Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
- Merhaba nine.
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
- Merhaba dedi.
- Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp;
- Neden sordun ki, dedi. Buraların saabisi misin? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.
- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin
malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden
gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?
Kadın başını salladı.
- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da...Benim iki oğlum gâvur harbinde şehit düştü. Memleketi gâvurdan gurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mihtara anlatinca, o da bana bilet aliverip saldi Angaraya. Giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte agsamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.
- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadının birden yüzü
sertleşti.
- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki.. O biz im vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden gurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşiyoz. Sunun bunun gâvur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver.
Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden
belliydi. Bana dönerek;
- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanimizdir... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.
Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte
aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Pasa yani Atatürk işte karsında duruyor.
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere
fırlatıp Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu.
İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana
hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;
-'Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin.
Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.'
Not: Ben bu unutulmaz anıyı okurken çok duygulandım ve gözlerimden yaş geldi. Bu yüzden de sayfama aldım.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE.
sen sarı saçlı, mavi gözlü güzel çocuk, bir daha
bereketli bostanlardan kargaları nasıl kovdun, yeniden anlatsana.
Cevat Çeştepe
Ne toprak kaldı ne bereket. Kargalar hala çok.
Daha da çoğalıyorlar onları kovacak mavi gözlü çocuk şimdi yok...
Tarlaları zabaniler sarmış.
Kaleminize sağlık.
O kargaların yeniden kovulma zamanı çoktan geçiyor bile.Saygılar kaptanım.
Birden aklıma Atatürk geldi kargaları kovarken...ilk adını okuduğumda .Evet o sarı saçlı çocuk ,kargalarla uğraştık...
Lütfen kargalar götürün sizin peşinizde koştuğumuz günlere.......................tüm puanlarım size kabul buyrun nolur........
Bu şiir ile ilgili 95 tane yorum bulunmakta