Hani zamanı gelmeden anlaşılamayan hakikatler vardır ya.
Yada O hakikati görebilecek imkan ve kudrete ulaşamadan,
çözülemeyen ilahi hikmetler vardır.
Mesela Rahman suresi 19 ile 22 ayetleri gibi…
Yada bizim bu gün anlamaya,
Bu ayetleri bin yıl önceki insanlar bilemezdi, çözemezdi.
Günümüz insanı olarak,
İdrakimizin yetemeyeceği Hz. Süleyman’ın tahtı gibi.
Ya bu tılsımı,
bu ayetleri taaa ezelden,
bu zamana taşıyan kitabın indirildiği
Kâinatın efendisine paye edilen şeref ne büyük bir şereftir.
O Nebinin bir ümmeti olmak ne büyük bir onurdur.
O ‘ onur ile onurlanmanın hikmetine vesile olana,
Ne büyük, ne yüce bir şan ve şerefe mazhardır kim bilir! ? ..
Enam süresi 125. ayetin tılsımı,
Ardından Rad suresi 28. ayeti zuhur ediyor kalbimde şimdi.
Namaz bana hiç bu kadar sevgili gelmemişti bana ettiğin tesirden evvel.
Evet sevgili Eda,
Ne seni,
Nede sana olan hislerimi neden yazamadığımı şimdi anlıyorum artık.
Seni tefekkür etmek, seni anlamaya çalışmak ibadet gibi geliyor bana.
Büyük bir aşkla, şevkle beni ilahi huzura taşıyan bir ilahi tılsım gibi düştün kararmış olan kalbime…
Evet Sevgili Eda;
Sen Levhi mahfuz kalemiyle kalbime yazılmış bir ayetsin!
Ne Tefsirini yapabildim senin, Ne de Mealini..
16 Nisan 2011
Ramazan SarıtemurKayıt Tarihi : 16.4.2013 17:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!