Karanlığın Kalbinde Şiiri - Korhan Külçe

Korhan Külçe
51

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Karanlığın Kalbinde

Bir zamanlar, ışıkların hiç sönmediği bir şehir vardı. Gökyüzü, geceleri bile yıldızsızdı; çünkü her köşe başı, her cadde, her vitrin göz kamaştıran lambalarla bezenmişti. O şehirde yaşayan Deniz, gündüzlerini kalabalık ofislerde harcar, geceleri parlak tabelaların altında oyalanırdı. Onun için karanlık, yalnızca göz kapaklarının ardında, uykunun davetsiz karanlık odasında vardı.

Işıkla çevrili büyümüş bir ruh, karanlığı asla tanımaz; hatta varlığını inkâr eder. Deniz de öyleydi. Karanlığın kendisine ne öğreteceğini, ne sakladığını hiç düşünmemişti.

Fakat hayat, insana ansızın kapılar kapatmayı sever. Bir gün, işini kaybetti. Ardından dost bildikleri yavaşça uzaklaştı. Birer birer telefonları sustu, mesajlar eksildi, buluşmalar iptal edildi. Koca şehrin ışıkları yanmaya devam ediyordu belki, ama Deniz’in içindeki sokak lambaları birer birer sönmeye başlamıştı. Evine döndüğünde, odalarının sessizliği onu karşılıyordu. Ve nihayet, karanlık ince bir duman gibi kapılarından içeri süzüldü.

Önce korktu.
İnsanın alışmadığı her şey gibi, karanlık da ona düşman göründü. Geceleri kendi gölgesinden ürktü; duvarlarda beliren hayaller, bilinmez biçimlere bürünmüş bir tehdit gibi üzerine yürüdü. Uykuları bölündü, kalbi sıkıştı. Karanlık, üzerine çöken bir örtü değil, boğazına sarılan görünmez bir el gibiydi.

Ama hayat, insana en büyük sırlarını çoğu kez tesadüflerin içinde fısıldar. Bir gece, elektrikler kesildi. O an ev, zifirî bir sessizlik ve mutlak bir karanlığa gömüldü. Deniz, odasında ilerlemeye çalışırken ayağı bir sandalyeye takıldı ve yere düştü. Dizinin acısı gözlerini yaşarttı. Tam o anda, zihninde keskin bir idrak çaktı:

Karanlık ona zarar vermiyordu.
Onu inciten, kendi korkusuydu.

Gözleri yavaş yavaş alışmaya başladığında, eşyaların siluetlerini seçti. Sandalyenin, masanın, kitapların gölgelerini… Daha önce ışığın parlaklığında hiç fark etmediği ayrıntılar belirdi. Karanlık, onu kör etmemişti. Bilakis, ona yeni bir görme biçimi öğretmişti.

O geceden sonra Deniz, karanlıktan kaçmamaya karar verdi. Ertesi akşam, ışıkları kendi elleriyle söndürdü. Sessizlikte oturdu. Önce huzursuzluk bastı içini; kalbinin atışları kulaklarında yankılanıyordu. Ama sonra o derin sessizlik, içinden başka sesler çıkardı: yıllardır susturduğu korkular, bastırdığı acılar…

Karanlıkta hepsi bir bir ortaya çıktı:
Terk edilmenin soğuk korkusu…
Başarısızlığın içe çöken utancı…
Yalnızlığın ağır ve sessiz yükü…

Deniz, onlarla kavga etmedi. Çığlık atmadı, kaçmadı. Sadece oturdu ve dinledi. Karanlık, ona aynasını uzatıyordu; o da kendi yüzüne bakmayı öğrendi.

Geceler geçtikçe karanlık, düşman olmaktan çıktı. Sessiz bir dost, derin bir öğretmen oldu. Deniz, ışıklara ihtiyaç duymadan yaşamayı denedi. Pencereden süzülen ay ışığına alıştı, yıldızların sessiz parıltısına kulak kesildi. Ve fark etti ki, karanlık aslında bir eksiklik değil, başka bir varoluş biçimiydi.

Aylar aktı, mevsimler değişti. Deniz’in yüzüne yeni bir dinginlik yerleşti. Onu görenler şaşkınlıkla soruyorlardı:
“Nasıl bu kadar güçlü durabiliyorsun? İçinde fırtınalar kopmuyor mu?”

O ise yalnızca tebessüm ederdi.
“Ben karanlığı tanıdım,” derdi.
“Ve anladım ki, karanlık insana güç verir. Ama gerçek kudret, ondan korkmamayı öğrendiğinde doğar.”

Böylece, Deniz’in hikâyesi şehirde sessiz bir masal gibi dolaşmaya başladı. İnsanlar ışıklar söndüğünde artık panikle değil, hatırlayarak bakıyordu:

Karanlık, düşman değil.
Karanlık, içimizdeki en eski dosttur.
Çünkü o, kendi ışığımızı bize gösteren sessiz bir aynadır.

Yazan
Korhan KÜLÇE

Korhan Külçe
Kayıt Tarihi : 10.10.2025 12:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!