Karakışın ortasında
karanlık bir geceydi,
Ocak ayının yirmi sekizi
bin dokuzyüz yirmibir,
Onbeş gök çiçeği
onbeş sevda neferi
küçücük bir gemideydi.
Karanlık bir gece
ortasında karaköpüklü suların,
Yıldızlar parıl parıl önlerinde kuzeyde
Bir ala şafaktır sökmüş gelir önlerinden kuzeyden
Arkaları kış kıyamet güneyde
binbir çeşit puşt tuzakları güneyde
dört yandan uluyarak saldırır kara kurtlar
dört yönleri sarılmış kara namlularla,
Yapraksız kuru bir daldaydılar
kara sularda karanlıkla kavgadaydılar...
Karanlık bir geceydi
onbeş sevdalı yürek çekildi dara,
Onbeş çırpınan yürek gömüldü
geride binlerce kanayan yürek bırakarak
kanlı karanlık sulara...
Ne zaman anımsasam bu kanlı suları
zulüm gelir aklıma
kan uykularda
yoksulları tırpanlayan,
Kalleş katliamlar gelir dağ başlarında
ve soykırımlar, kasapça halkları boğazlayan.
Aç ve çıplak çocukları Anadolunun
yoksulları, işsizleri, sürgünleri
sefil edilmiş insanlar gelir aklıma
toz toprak içinde
çamur kar içinde
lime lime üstleri
bin yerinden kanayan yürekler gibi
emsiz, umarsız, yara bere içinde
ölüm çukurlarından bakar gözleri...
Ne zaman anımsasam bu kara dalgaları
darağaçları gelir aklıma
dizi dizi insanlar sallanan
kale kapısında Diyar-ı bekirde,
ve Dersimde
zincire vurulu canlar,
1 Mayıs meydanları
işkence odaları...
Sonra kanlı sularıyla Munzur
kömür ocakları
demir yolları
ve de sınır boylarında rivayet sanılan
dom dom kurşunları...
Ne zaman anımsasam bu kalleş saldırıyı
önce burkulur içim
koyu bir kan sıçrar beynime
yürek kabarır,
“Dişe diş” derim “silaha silah”
Gösteriler
daha hızlı döver asfaltın bağrını
beyinler uykuda daha uyanık
ve grevler militancadır..!
28/1/1988
Melbourne
Kayıt Tarihi : 29.1.2012 04:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

yoksulları, işsizleri, sürgünleri
sefil edilmiş insanlar gelir aklıma
toz toprak içinde
çamur kar içinde
lime lime üstleri
bin yerinden kanayan yürekler gibi
emsiz, umarsız, yara bere içinde
ölüm çukurlarından bakar gözleri...
****************************************
Bu çalışmak, tebrik için.
'ta ata aa ta ta ha ta tta ta/ tarih/ 1921/ Kânunisani 28/ karadeniz/ burjuvazi/ biz/ on beş kasap çengelinde sallanan/ on beş kesik baş/ on beş arkadaş/ yoldaş/ bunların sen isimlerini aklında tutma fakat/ 28 Kânunisânîyi unutma/...' (Nâzım Hikmet, Moskova 1923)
Mustafa Suphi ve arkadaşlkarının katledilmesi olayı da Osmanlı'da jurnalciliğe dönüşen devlet yapısının bir acı ve belki de son oyunu.
Kalemine sağlık sayın Mehmed Sarı.
Bu sebeptendir ki geleneğimiz gereği rahmet diliyorum(Hitler'e de yaşattıklarını bilmesek dileyeceğiz neredeyse)
Kısacası, Vatanımıza hayırlı katkılarda kim bulunmuş ve bulunmakta ise ve kim haksızlığa uğramış uğratılmışsa hepsinden helallik dilerim sadece.
Bizler dedelerimizden mirasımızı ne kadar koruyabildik ve hangi görüşe yeterince saygılı olabildik, oluyoruz ki?
Hala terörün içnde ve ayırımcılıkta sayıyoruz adımları ve çözümsüzlük oluyor maalesef sonuçları.
Aslında sadece namus sayabilmemizde çözüm Vatan sevdamızı...
Sevgim ve saygımla derlediğim karanfiller yüreğiniz enginlerine.
TÜM YORUMLAR (5)