Kapkaranlık etraf, her yer simsiyah.
Güneş mi kayboldu, ben mi kör oldum?
Nere bu meçhul yer, elimde silah?
Kendimi mi yoksa, elimle vurdum?
Sol yanımdan akan, ılık şey de ne?
Bu sana son sözüm en son dörtlüğüm
Oyun peşindesin budur gördüğüm
Sanma ki çözülmez kalpte kördüğüm
Ya gel Aşk olalım ya çek git benden
Dibi delik testiyle suya gidilmez.
Ağmanın odasında kandil yakılmaz.
Nanköre meyil verme vefa bulunmaz.
Dinle nasihatları kulak ver kurban!
"Önce yoldaş sonra yol" der Habibullah,
Gülistan içinde bir gül, güneşe güldü
Ay mı indi yere ya rab, nuru süzüldü
Süreyya yıldızı mıdır , arzda görüldü
Bu gül ki çalar ömürden, binlerce ömür
Nazar etsen şu hezârân, kahrından ölür
İşledik ilmek ilmek gönüller bahçesini
Ya Rab nasip de eyle gülleri dermesini
Gafil nerden bilir aşkı sevdayı
Muhabbetnameyi boş bir öz sanır
Kör bakar habipe bilmez yanmayı
Tutuşan gönülü kömür köz sanır
Kerem'i Kanber'i gafil ne bilsin
Sükût et, söylenme, kaderine razı ol.
Gülistansa menzil, diken döşeli bu yol.
Gâmı, kederi at, Ârife, tuğyandır bu,
Kurtul nefs elinden, Latif'e isyandır bu.
Bak ne diyor Rabbin: "müjdele sabredeni"
Bir ses ki uzaklardan geliyor uğul uğul
Uyan ey yavrucuğum, uyan ey kutlu oğul
Kulak ver uzaklara, işit ilahi sesi
Ey heybesi farz yüklü, iman dolu kesesi
Sesin notaların en güzel tonu.
Gözlerin çığrışan tatlı bir tını.
Neyleyim yâr senden başka bir teni.
Al ömrümü buyur ser yollarına!
Kokun gülbahçesi nefesin yangın,
Bir duasın dilimde
Bir umut
Heyecanla beklenen
Yolları gözlenen her gözümün dalışında
Ve gönüle sesi düşen
Her ayak sesine irkilişimsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!