Geçmişin dikenli yollarında, bir ayakkabı olmak da varmış kaderimde.
Sereserpe gittiğim yollar, şahitlik etse de kaçınılmaz sona,
Seni yazıyorum her kilometre taşına;
Hasreti kolundan,
Özlemi alnının tam ortasından vurarak yaşıyorum.
Ay ışığında yankılanan bir adın var içimde,
Ne zaman unutsam, rüzgâr getiriyor küllerinden seni.
Bir hatırada değil, bir suskunlukta büyüyorsun.
Gözlerimin kenarında ince bir çizgi gibi,
Her gülüşümde biraz daha derinleşiyorsun.
Temize çektiğim vicdanım kaygılı,
Dilime pelsenk olan adın sancılı.
Saçaklarından hasret akan evimizin duvarları kapkara;
Hani umut vardı, hani pembe olacaktı yarınlar?
Dudağınla, dilin arasında kayıp bir cümle adım...
Ben diyorum, sen diyorum; bizi hâlâ bulamıyorum.
Kendimden geçiyorum her seni düşündüğümde,
Bir resimde kalmış gülüşünü okşuyorum geceyle.
Zaman ellerimde kırık bir saat gibi duruyor;
Ne ileri gidiyor ne geri, sadece senli anlarda donuyor.
Bir dua gibi başlıyorsun her geceme,
Bir yemin gibi takılıyorsun sabahlarıma.
Sesin, sustuğum yerlerde yankılanıyor;
Yokluğun, en çok içime batıyor.
Karabasan geceler rüyalarımda,
Ya sen gel... ya da yolla Azrail’i.
Yokluğun artık çekilmiyor;
Ya sen tut elimi… ya da Azrail.
Dayanamıyorum artık seni sensiz yaşamaya,
Dayanamıyorum.
12.05.2025 16:21
Kayıt Tarihi : 12.5.2025 16:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!