Gökyüzü kustu, yeryüzü titredi,
Zaman ağırlaştı, nefes dondu göğüste,
Taşlar ağladı, toprak hıçkırdı,
Saatler kayboldu, gecenin derinliğinde.
Kentler, enkaz gibi değil, ruh gibi parçalandı,
Çığlıklar yankılandı, sessizlik içinde,
Bir el uzandı boşluğa,
Bir feryat yıldızlara ulaştı.
Sabahın karanlığı sadece ışığın yokluğu değil,
Kaybedilenlerin özlemiyle dolu yüreklerin ağıtı,
Her adım bir ses, her ses bir umut,
Her nefes kaybolmuş zamanın yankısıydı.
Her kaybedilen annenin rengi beyaz ve ışık saçıyor,
Her enkazın dibinde, onlar ölmeyen ruhlar gibi bekler,
Ama işte, tam o karanlığın dibinde,
Tozlu saçları ile bir kız çocuğu yaşama gülüyor direnerek.
Giden her annenin yerine geçecek gibi,
Ve yeniden dirilecek insan...
Yaşam yeniden,
Taşların altından, küllerin arasından doğuyor,
Yalnızlıkla sınanan ellerin birleştiği yerden,
Ve yeniden yeşerdi umut denilen kardelen,
Toprakta filizlenmiş bir düş gibi.
Altı Şubat… bir “Karagün”,
Ama bil ki varlık, yıkıntının ötesinde bekler;
Kaybedilenlerin özlemiyle örülmüş gönüller,
İnsan, sadece toprağı değil, zamanı da aşar,
Küllerinden doğar, göğe yürür,
Ve sessiz bir dirilişle evrene uzanır.
Kayıt Tarihi : 8.9.2025 10:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!