Eskilerde çok çok eskilerde bir han varmış sevilen. Halkı onu o halkını seviyormuş bir seviyormuş.
Bayramlarda seyranlarda koca koca alanlara bir sofra donatırmış ki çadır çadır. Yemekler gelirmiş tepsi tepsi.
Halkı onu seviyormuş onun halkını sevdiği kadar.
Bir sarayı varmış; halkı her an gelsin derdini anlatsın diye sarayına kapı koydurmamış. Dileği isteği olan hemen hanın karşısına buyur edilirmiş.
Ondan kendisine Kapusuz Han adı takılmış.
Bu Kapusuz Hanın kendi gibi sevilen bir eşi varmış karagözlü ipek gibi bir güzel.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;