Kapının Eşiğinde
Ömrüm,
kapında —
beni içeri çağırmanı beklemekle geçti.
Yaşamadım diyemem, yaşadım.
Sevdiklerim oldu, sevmediklerim.
Başarılar kazandım.
Arkadaşlar geldi evime,
giderken boş çay bardakları kaldı tezgahta.
Doğum günü pastası da kestim,
hep iyi olmayı dileyerek.
Yedim, içtim, mektuplar aldım.
Uzun uzun dinledim anlatılanları.
Yolculuklara çıktım,
sahilde yıldızlara baktım.
Geceleri pencereyi açtım,
derin nefesler aldım —
acı geçsin diye
yalvardım Allah’a.
Şarkılar dinledim,
şarkıları susturdum.
Ağladım, güldüm,
saçlarımı kestim.
Ama yine de…
unutamadım.
Kapında beklettiğini,
beni içeri almadığını,
o kahrolası, ilik donduran acıyı.
Ben…
unutamadım.
Bir gün,
kapını açıp beni içeri alırsın sandım,
bir gün beni
gerçekten seversin.
Bu yüzden
her şey yarımdı bende.
Haberin yoktu olandan, bitenden…
Kaç yara aldı bedenim.
Görenler sandı ki
kendimden intikam alıyorum.
Oysa ben —
bir harabe şehirdim,
güneşsiz, ıssız.
Seni sevmekten vazgeçmek
intihar olurdu bana.
Kendimden intikam gibi olurdu,
seni sevmekten vazgeçmek.
Zaman,
küflü bir çekmece artık.
İçinde kırık tokalar,
kurumuş mektuplar,
eksik vedalar…
Anlatamadım kimseye.
Kimse anlayamazdı çünkü
bir kapı eşiğinde geçirilen
bir ömrün ne demek olduğunu.
İçeri çağırmanı beklerken,
dışarıda
ne çok şey eksildi benden.
Hiçbir sevda,
senin gölgen kadar büyümedi içimde.
Kimseyi sevemedim.
Herkeste seni ararken,
herkeste seni kaybettim.
Biliyor musun?
Bir gün,
affedemedim kendimi.
Beni böyle sevmeyeni
bu kadar çok sevdiğim için…
Ve hâlâ…
o kapının eşiğinde duran
ben varım.
Ama artık
çağırmanı beklemiyorum.
Çünkü biliyorum:
İçeri alsan bile,
o ilk terk edilmişliğin soğuğu
hiçbir ateşte ısınmaz.
Bu şiir,
bir ömrü bir kapının eşiğinde tüketen,
içeri çağrılmayı beklerken
kendi içinden geçen tüm yangınlara
sessizce katlanan
bütün yarım kalanlara…
Kiyaz
Kayıt Tarihi : 21.6.2025 19:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!