Kanlar süzülürken / Hikayeler iki (2)

Gencay Coşkun
281

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Kanlar süzülürken / Hikayeler iki (2)

Bir zorunlu haykırıştı
Hiç sesim bile çıkmamıştı
Kaygan bir yapısı vardı
Hayat denilen
Keskin nesnenin
Tutmak zorundaydım
Onu sımsıkı ellerimde
Kayarken ellerimden
Kesiverdi bileklerimi
Bu sevgisizlikte
Tüm gücümü yitirirken
Gözlerimde belirmişti hayali
Ulaşılmaz olanın özlemi
Hayatın kalan kırıklarını
Kimselerin ayaklarına
Batmasın diye
Toplama telaşından
Bileklerimden
Kanlar süzülürken
İçim özgürlüğün
İlk dalgasıyla
Dışarı akıyordu
Çaresiz bakıyordum
Allı ama pulsuz renklere
Canımda acıyordu
Bir yandan
Başkasının acımasın diyeydi çabam
Çabalayıp
Debeleyip
Güllere su verir gibi
Siliyordum hayattan
Bıraktığım son izlerimi
Kanlar süzülürken
Anılarımda süzülüyordu
Büyük eleklerin
Küçük ilmeklerinden
Geçiyorlardı
Geçtiği yerlerde sanal hüküm sürüyorlardı
Bir şeyler belli belirsiz
Kayboluyordu gözlerimin önünden
Ne geleni
Ne de gideni biliyordum

Kanlar süzülürken
Tek çözenli
Çok bilinmeyenli
Hayatsal Denklerimi
Hayati saniyelerde çözüyordum
Süzüldükçe kanlar
Bende çözülüyordum
Durduk yere
Aklıma geliyordu
Gidenlerim
Daha gelme diyorlardı
Az durup düşünüyordum
Ben nereye gidiyordum
Kuş sesine uyanıyordum
Allarla dolu yorganımdan
Yoğurda bulaşmış parmaklarıma
Zedelenmiş etime bakıp
Öpüyordum usulca
Düşürdüğüm için kendimi
Hayattan alların içine doğru
Af diler gibi
Sarılıyordum beyazlara
Bem beyaz ufuklara
Denize açılmıyordum
İki ayağım hep karada
Zaten açılamazdım
Bir kez olsun
Yüzmeyi bilememiştim

Kanlar süzülürken
Umutlarım azalıyordu
Bir yerlerde
Sevdiğim çiçeklerle
Dolu tek bir dünyam vardı
Namzet bir gamze
Laf bile dinlemezdi
Sevgiyi hiç bilmezdi
Ezip ezip geçerdi
Bozulan hep içimdi
Bu yüzden dışıma
Taşmak istemişti
Belki düşüş bir bahaneydi
Gidişim tamamen
Bir kaza süsüydü
Tek farkı okullarda
Camları süslemeyecek kadar
Etkili olmasıydı
Kapıdan çevrilmeseydim
Çoktan gitmiş olacaktım

Kanlar süzülürken
Yep yeni bir koku alıyordum
Ya da koku beni alıyordu
Yavaş yavaş beyazlıyordu dünya
Tüm renkler ilk
En temiz
En saf
Haline doğru açılıyordu
Affediyordum
En azılı kalp kıranlarımı
En azılı düşmanlarımı
Sizi en yüksek makama
Özenle affedilmiştir diye
Havale ediyordum
Giderken mutlu olsunlar diye
Aslında onlar hep mutluydu
Sevgiyle oyuncak gibi
Oynadıklarında

Kanlar süzülürken
Kendime geliyordum
Gidersem
Sevdiklerimin sesinin duyamazdım
Her ne kadar benim olmasalar da artık
Bir günde sırtını dönüp gitmek varmıydı
Gidenlere inat ben
Durmalıydım
Duracaktım
Son durak geçmeden
Arada bir yerde
Elimde yoğurtlu bir kase
İniverdim
Bir şey değil yoğurdu bile yemedim

Belki bundan sonra
Sevdiklerime candan gülemeyip
Sanal gülüşler çabasına girecektim
Belki bundan sonra
Tüm kalabalıklarda
Hep tanıdık bir yabancı olacaktım
Adı bilinen içi bilinmeyen
Bir iç kaçak olup
Kendi çöllerimde
Sevgiyi arayacaktım
Belki bundan sonra
Kendim hariç herkesi
Affetmenin ağırlığını
Ömür boyu taşıyacaktım
Kalp kıranı da sevecektim
Cahilliğine bir şey diyemezdim
Bir gün bir şeyleri
Benim gibi acı olarak
Öğrenmesini de asla istemezdim
Ama kalp kıran
Sevgiyi öğrendiğinde
Zaman başını çoktan almış
Bende kuyruğunda kalmış olacaktım….

Belki bundan sonra
Kanlar süzülmeyecekti
İçim hep birisini özleyecekti
Her kaybedişte olmazdı belki ama benim
Ömrüm
Yalnızca
Sığıntı tanıdık barınakların duvarlarında
Ve birazda şansım varsa ki
Hiç olmadı
Tek damla sevgisiz
Küçük bir pencereden
Dünyaya süzülecekti

Not: Kaseye kavanozda diyebilirsiniz…. Ben dedim…

Gencay Coşkun
Kayıt Tarihi : 25.6.2004 15:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Gencay Coşkun