Ne gidebildik buralardan,
Ne de kalabildik,
Yaşamak istedik,
Başka yerlerde,
Yaşaya yaşaya,
Bitirdik ömrü,
Bir ışık tuttu,
Karanlık mağaralara,
Tuttukça çıktı,
Her şey ortalığa.
Işığı gören, geldi peşi sıra,
Kim ne aradıysa sende buldu,
Şimdi herkes halinden memnun,
İstanbul, olan sana oldu.
İsmin her yerde,
Ayak basılacak toprağın nerde?
Gülsem, ağlasam,
Üzülsem, sevinsem,
İyiysem, kötüysem,
Kazansan, kaybetsem,
Kaç para eder,
Bana koşuyor,
Koşuyor mu?
Ellerini uzatıyor,
Uzatıyor mu?
Bana göre,
Koşuyor ve uzatıyor,
Gel de, geleyim,
Sev de, seveyim,
Git de, gideyim,
Ya da deme birşey, Öleyim.
Ben oturmuşken,
duvar dibine,
Duvar gelmişken,
Üstüme,
Güneş vurmuşken,
Yüzüme,
Baharsız kışta,
Bir yanımız,
İnişsiz yokuşta,
Canımız.
Varır mı? hedefine,
Sen çıkarken, ben iniyordum,
Sen giderken, ben geliyordum,
Sen ağlarken, ben gülüyordum,
Çarpıştık!
Ters yönlede giden araçlar gibi,
Bir daha ayrılamadık,
Bu kadar yalın anlatımda, ancak bu denli yoğunluk ve anlam gizli olabilirdi. Şiirlerinizi okumak ve onları okurken düşünmek büyük bir zevk. Bir şairi okumak yeterlidir onu anlamak için. Ama ben büyük bir şairin de şiiriyle anlatmak istiyorum:
YALINLIĞIN ANLAMI
Yalın şeylerin arkasına giz ...