göğsümü yalayan gül alevinden
silinmez izler kalır.
gökte bulutla oynayan çocuk
öksesine yıldız çakan melek kalır.
akşam üstüler ki çöker kıyıya
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
Masal şehirlerini geçerken hızla
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Devamını Oku
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
Masal şehirlerini geçerken hızla
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
!Arap ülkeleri hakının derdi ne idi? Ayaklandılar! Ne de güzel huzur vardı oralarda.. Anarşist halklar sistemi salladılar..Kimi cuntacı, diktatörler zorla olsada saltanatlıklarını ve koltuğu bırakıp gittiler.. Vay anarşist halklar vay! Huzur bozanlar sizi!
Şu Afrika’da karnı aç aceb kaç kişi aç huzursuz yatağa gidiyor ki!.
Geride KALANLARI neler acep.. bazen karışıyor oralar ve sizi anarşistler vay.. Şu dünya da huzur varken bu huzursuzluk niye..
Bırakalım Afrika’yı gelelim ülkemize..Mesela kimi yazarların eşi-çocuğu..akrabası dostu..ve milyonlarca onları desdekleyen halk katmanları huzursuzlar.. Adaletsilikten ve toplumda ki giden çatışmalardan..asker ..iktidara..iktidar askere..hukuk halka..halk hukuka güvenmeyen bir ortama sürüklendik! Vay huzursuzlar anarşizler vay..sizi gidi vaylar..askerler..iktidarlar..mahkemeler..savcılar..hakimler..avukatlar..yargılananlar Vay huzuru bozanlar vay!..
Ülkenin huzurunu bozan siz anarşizler sizi! Ne olumuş ki yani kitap toplanmış..eee edebiyat dalında daha milyonlarca kitap var..git sende onlardan birini satın al! Niye huzurumuzu bozuyorsunuz ki..!
Aklı başkasının yazdığını çeviri ile haşır-neşir olan.. ve edebiyata olan yüzde minnacık dahi bütçe ayrılmamış siyasetten haberi olmayan..: “ vay sen öyleyse ben de bak şöyle yazarım..” diyip duasında niyazında olan.. Ve Bir de kendi egosunu doyurmaktan başka işi gücü olmayan..ve huzurlu olarak burada akşam sabah her gün o huzur rahatlığıyla çeviriden çeviriye koşan zatlar bilin ki en tehlikeli insanlığa, toplumsal yaşama, eşit paylaşıma ve halkın kardeşce haklarını alarak yaşamasında evet bilin ki en tehlikeli sinsi anarşitsiniz!.. Lütfen temizleyin bunları insanlık ve halkaça yaşamdan..
Susturunuz şu sinsi anarşistleri şu dünya da! Ve biraz da halk konuşsun!
Adım fazlaca anıldı.Daha geniş bir açıklama şart oldu.Yakında görüşmek üzere.Şiire Açıklama yapmak en masum suçtur.cEZASI dURMADAN AÇIKLAMAKTIR...sAYIN nADİR SİZE NE OLUYOR Kİ...????
II
Haydi muhacir kalk
Önce gider susuzluğunu
Sonra sevgiyle uyandır çocukları
Yüzlerinde yeni haberler uçuşan.
Ve öğret onlara
Kelimelerin nasıl dizildiğini
Usta askerler gibi.
Alaeddin Özdenören
İkinci kısmını yazdığım şiir, birinci kısmın yazılma amacını açıkça belirtiyor.
Hiç ummadığımız anda, umulmadık yerden anarşiste güçlü bir destek geldi, anlaşılan.
ANARŞİST: Anarşi çıkaran, anarşiye sebep olan... Mikro veya makro boyutta... Huzur bozan anlamındadır.
Hiç bir insanın özüne şiirine hakaret etme niyetim olamaz.. Eleştiririm olur şiire o başka! Hodri meyadan çıkart ortaya o halde özür dileyip kendim sileyim o yorumu.. Ve hatırladığım kadarıyla belki aylar oldu sizin zırvalamalarınızı anladıktan sonra yazılarınız bana pek anti pati geldi..ve ne sizin şiirlerinizle ne de sayfanızla zerre ilgim kalmadı!
Yorum yapmışımda hakeret mişte! Herhalde hava-civa zırvalamalarınızın gerçekleri dile gelir boyutum önüne geçti de huzursuz mu oldunuz!.. Ve biraz önce müslümanlara o dediğinizi dahi burada zikredemeyeceğim nerde o dediğiniz yazım..hangi cümlemde o somut olarak belirtmişim ki..getirin önüme..Sizi hınzır zihniyet sizi.. Demek ki siz erkeği böyle asıyor/yakıyor ve kadını böyle bu zihniyete taşlıyorsunuz! Ve bu hınzır zihniyete bir somut örnek! ..Ortaya..zırvalamadan zihin yerinden oynuyor herhalde.. ANLATILANI degil.anladığı gibi anladığının burya çıkartığı sonucu benimmişcesine zehirli yılan gibi zırvalamaya devam..!
Hanım efendi yat kalk bize burada bazen tüm bir gün şiir çevirtmenliğini yapıyor sadece onu dinleyecek mişiz iması veriyorsunuz! Bir insanın aynı dille yazdığı şiiri o insana ve burada diger yorum yapanlara -bir insanın anlama kabiliyerine ve niteliğine- çevirmeye yeltenerek ben burda buna daha da tehlikle bir zihniyet susturun şunu desem ne dersiniz!
Benim dilimde yazılan şiri bana çevirisini yapak tehlikenin en büyüğüdür.. susturun şunu dememi nesıl karşılarsınız..!
siz sahi necisiniz? İnanın beni zerre kadar ilgilendirmiyor! Onun için adımı zikretmekten sizi bu ederliğinizle milyar kere men ederim.. Son!
Konu,şiir ama nasıl oluyorsa oluyor,birden kendimizi başka sahalarda buluyoruz.Oysaki şiir, çeşitli şairler tarafından yorumlansa ve herkes birbirinden faydalansa çok daha iyi olacağı kanaatindeyim.Herkese hayırlı akşamlar.
Benim en sevdiğim şiiri aşağıya kopyalayacağım şiiridir...sanki klip kadar hareketli ve canlı bir anlatımı var bu şiirin..cevval mi cevval bir şiir...
Güneş Donanması
I
Melon şapkalı birtakım adamlar
Gördüler görülecek yerlerini kentin
Selâmladılar halkı saygıyla
Kavisler çizerek şapkalarıyla.
İşte o ilk sırada gördüm seni
Camlarına sinekler üşüşmüş bir kahveden
Oldukça uzun bir ekmek kuyruğunda
Sırtında yorgun bir yağmurluk
Ve bomboş gözlerle.
Geçerek aralarından
Üç aşağı beş yukarı dolaşan
Havai bahriyelilerin
Sana geldim.
Ekmekle makyaj arasındaki farkı düşündük seninle
Ve çok eskiyi.
Birlikte çiçek falına baktık
Çitlenbik kokulu yatakta
Kente giren ilk muhacir
Altın ışıklarıyla donanmış güneşin
Göğsünde iri bir gül
Bilinmez serüvenlere işaret.
Garson bir çay acele olsun
Cevap bekleyen biri var çünkü
Hangi sur taşının altında kimbilir
Emniyete alınmış yalnızlığıyla.
Bu kente bir tek kapıdan girilir
Sürünerek otlar boyu
Ölüm sularından içilir.
Fıkra
Fıkra da gerekir arasıra:)
Kayseri’nin gönül insanı Cemil Baba merhum, sabahları çarşıyı boydan boya gezermiş. Esnaflar ona saygı ve sevgi gösterirler, izzet ikramda bulunurlar, bu konuda da birbirleriyle yarışırlarmış. O sırada çarşıya yeni bir esnaf gelmiş. Cemil Babaya esnafın bu ilgisini yadırgamış. Cemil Babanın kılık kıyafetine bakmış, beğenmemiş. Kirlide keramet mi olur demiş. Yüzünü başka tarafa çevirip Cemil Babayı görmezlikten gelmiş.:- Şu kirliye herkes Cemil Baba deyip ayağa kalkıyor:diye de esnafı ayıplamış. O gece adam rüya görmüş. Rüyada dört kişi adamı tuttukları gibi, bir Camiikebir’in minaresine, bir Kurşunlu’nun minaresine, bir Bürüngüz Camiinin minaresine çıkarmışlar ve “atalım mı aşağı” diye de adamı minareden sallandırıyorlarmış. Adam sabaha kadar ölüm kalım mücadelesi vermiş. Korkudan ölecekmiş neredeyse. Sabahleyin kan ter içinde uyanmış, güç bela dükkanını açmış. Bakmış, karşıdan Cemil Baba geliyor. Hemen koşup sarılmış::- Buyur baba bir çay, bir soğukluk ikram edeyim. Cemil Baba, adamın yüzüne bakmadan::- Minareyi görmeseydin, aklın başına gelmezdi le? demiş.:)
Bakın adımı zikreden zat..o dediğin sana aittir..senin buraya gelip bütün gün zırvalamalarını yazmak hakkın da, hayatın gerçeğini burada yazmak mı yasak!
Adımı zikreden zat seni muhattap alan yok..Adımı zikretmenden seni men ederim! Ve senin gibi her gün öyle burada vakit geçirecek zamanım yok.. Demokratik anlayışı içine sindirememiş beni susturma peşinde..Herhalde yanında, şehrinde olsaydık ağzımızın bantlanması için ilan verecektin.. İşte tehlikli insan ve yazarıktan nasibini alamamış zehirli zat..Evet adımı zikretmenden seni bin kere men ederim..İstemiyorsan okumazsın..ve susarsam ben susarım. Bil bunu! Ama şeriat düzenin gelir, elinin altında bir düğme vardır bomba olarak beni infaz eder..kullan utanmadan..hadi infaz et..hiç çekinme… Öyle zırvalama gereğini yap elinde güç varsa..ve adımı zikretmekten seni milyon kere men ederim umarım anlaşıldım..
Şimdi siz halinizden memnun musunuz? Kendinizi güvende hissediyor ve emekciyseniz, işçi, memur ya da emekli iseniz, emeğinizin karşılığını alıyor ya da hak ettiğiniz ödeneğinizle yarınlara umutla mı bakıyor sunuz?
Peki siz eğitim, sağlık, sosyal güven ve adeletin gerçekten teceli ettiği bir bireysel, ailesel, toplumsal konuma mı sahipsiniz!
Siz gerçektende inancınızda ve güttüğünüz dünya görüşünüzde tam özgür olduğunuz güveniyle mi yaşıyor sunuz, yazıyorsunuz, güzel sanatlar yapıyor ve kitaplar mı bastınız?
Sizin beldede, belediyede, sizin ilçenizde köyünüzde yollar çukursuz ve hiç bir tehlike arz etmez ayarda ve güvende misiniz?
Siz belediye, vali ve merkez yönetimlerinin vatandaşına hizmeti odak noktası koymuş ve gereken halka her türlü hizmette bir bütün haline gelmiş ahenk içinde canla başla calıştığını; polisin, jandarmanın ve askerlerin de onları kendilerine örnek almışlıklarıyla köyde, kasabada ve İzmir, Diyarbakır, Adana, Ankara, kayseri, Van ve İstanbul’da tamamen halkın güvenliği ve huzuru için bir yumruk olarak hizmet sunduğunu söyleyebilir misiniz?
Bunları yapma sorumlusunun başında siyasi iktidar gelir. Çünkü gerek nitelikli eleman ve gerekse bütçe mekanizması ve gerek proje-plan yasa. Kanun bu gücün elindedir.
Eger diyorsanız, ben tüm şu yukardakilerin hepisinde değil ama, kendi çevremde ve iş yerimde, kazancımda, alış-verişimde, hürriyetimde, muhattap olduğum poliste, muhtarda, devlet dairesinde ya da mahkemeden tamamen mumnunun ve hakkımı alıyor, adaletin tam sağlandığını görüyor, sosyal refah içinde geleceğe, nesillerime güvenle bir yaşantı yaşıyorum!.. o halde mesele yok!
Eger bu dediklerimin değil hepisi 10 da üçü varsa demek ki biz haksızız ve demek ki sadece biz 10 da 7 miz zivartcılık yapıyor ve onların olduğu/uygulandığı halde yalan söylüyoruz öyle mi!
Sahtekâr peygamberin uşağı ve kulu eger o dünyalık yaşamda şu yukarda ki dediklerimizin içimizden sadece yüzde 30 u yaşıyorsa/uyguluyorsa ve adalet, demokrasi ve iş-aş ve kukuki güvendeyse ve gereçek adalet işliyorsa o halde biz sahete insan olalım.. Sektekâr yoksa sen halkın yüzde 70 nin gözünde pire, bit ve yalancı zındık olan kenesin, bil!
Bre meleyen koyun siz hiç bir imamın, cemaat ağasının senin işin, aşın sosyal güvencen yokmuş adamın tutup proje-palan peşinde olduğunu gördün mü! Ha bire kafa yuma..kendisine öbür dünyada komuşu peşinde…kendinden dünyalık yaşamdan ol..ve atla deniz motoruna ya da yaşa rahat rahat villanda!
Ve yukarda sıraladığım o insanın, bireyin hak-hukuku, işi ve güvenci o hangi çevre de ise anlatın, hangi emek gücünün tam verildiği şehir ise işlemler nasıl oluyor orda onu anlatın..Size adam gibi/kadın gibi adeta zengin bir müşteri odağına koyan bir devlet dairesi ya da emniyet ise onlar nerde! Adama eğitiminde önce bir vaka olduğunda şüphelenme fikri aşılanmış… Halbuki biz de büyüyüp, ne nediri öğrenince.., polisin öncelikle emniyetimizi sağlayan güven vermesini asli görevi imiş olduğunu derslerde değil, insan ve demokratik bir halkın bireyi olabilme araştırma sürecimizde öğrendik! Asker, emniyet, polis ve mahkeme devleti koruyamaz olduğunu ve Devleti koruyan tek mercinin özde halk olduğunu Araplardan da somutlukla gördük!
Onlar asli görevini yapamaz haldedir neden .. Çünkü dün cuntacı zihniyet, bu gün cuntacı zihniyeyten farkı olmaz görünümlü iktidar zihniyeti bunları halkı/bireyi değil kendini ve saltanatını koruma erki haline getiriyor..Yapmayanı cezalandırıyor, korkutuyor..sürüyor, görevden alıyor..
Yapanı ise koruyor, ödüllendiriyor.. zenginlendiriyor.. Herşey gözler önünde oluyor..meleyen koyun tabii ki bunları sen gevelemekten, yaltaklıktan başını kaldırıp göremiyorsun ki!
Eger siz koyun değil, bir iktidarın kendi saltanatını, kendi çevresinin zenginliğini, kendi imanının gereğini yapma uğruna onlara aldanan/kanan olmadan.., evet şu yukarda ki var olması gerekenler geçtiğimiz 10 sene içinde yok yok yok satıyor ise ve hâlâ süper projeler peşinde koşuyorsa…,evet siz onlara kanmayan koyun değilseniz ve memmunsanız/mutluysanız yaşamınızdan onlar nasıl oluyor anlatın bize. Uygulamasıyla nasıl oluyor anlatın dinleyelim! Eger anlatamıyor/kanıt veremiyor ve fikir üretemiyorsanız yani madem koyunsunuz.. bir de burada melemenin ne gereği var ki!
Demek ki biz ne yapıyoruz meleyen koyun/yenilen içi fos karpuz tipliler olmadığımızı ve olması gereken halkın haklarından, hukukundan ve adeletinden hakkı olan sosyal hizmetlerin sağlanmasına fikir üretiyoruz.. Olması gerektiğini haykırıyoruz..yazarak..fikirle..üreterek..Çünkü gereçekler ve kanıt yaşamın ta kendisi..olduğu onun içinde bizzat yaşayan milyonlar olarak! Bu bir bomba değil, nüklür silah değil..Özgür fikir beyanıdır… O insan ve halkının haklarının sağlanmasına keskin eleştirisel demokratik sorunmluluk ve haktır! Biz mikro düzeyden hacı ile Veliden bahsetmiyoruz..’massa’dan ..halkın toplumun odak boyutundandır çıkış noktamız.. koyun ve pire zındık bunu sen nasıl anlayacaksın ki..
Bre zındık.. kavgayı bir kenara bırak adamın çoluğu-çocuğu eşi perişan olmuş adamı resmen zindanda çürütme eğilimi dürüst kavğadan milyon ötede bir kin ve hırsla…dram bir insanlık ayıbı..Kalktında bir kere HAYIR mı dedin onlara..
Kene zındık..imamın önüne attığını gevelemekten gayrısini gördüğün yok!..yunun ve derini ise bitler ve keneler kaplamış haberin yok..İşte böyle neyin nerden geldiğini anlayamadığın için huysuz huysuz oraya buraya..insana saldırıyor..ahıra dahi girmiyorsun..bre zındık!
Meleyen koyun bunu algılayamıyorsan niye gelip bir de burada meliyorsun!
Meleyen koyun adam demokrasi diyor, bir kitap bambadan da tahlikeli diyor..O zaman o halde diyelim ki İncil bir nüklüer bomba imişte haberimiz yokmuş.. Şu dünya’ya yaklaşık 2 bin sene öncesi nüklüer bomba nitelikle kitaplar gökten yere düşmüş ve ancak şimdi kitapaların tehlikesini anlar olduk -nasıl anlar olduk- siyaset yapamak bizde sadece bakana, başbakana ve milllet bakana ait olduğundan onların ağzından duyarak; resmen bir kitabın bombadan daha da tesirli bommadır demesinden anladık!
Meleyen koyun bunu nasıl anlasın ki! Demokrasi havarisi din odaklı siyasetci ve imamla-hocanın işi biliyor zavallı koyun..mele mele… Onların kitapları insanı cennete, ve demokrasinin tam özünü ve imamların pisliklerini dile getiren kitaplar tabii ki nazarlarında bomba..bomba..patlamaya hazır bomba!
Meleyen koyun seçim bir demokratik (ama onun 10 da 1 i dahi olan bir demokratik rejimin) toplum yaşamının en son deliğidir en son üst yapısıdır.. Demokratik yaşam ailden başlar..kadın çalışıyorsa erkek yemek yapar, eşitliktik anlayışıdır; tutumu ve uygulamasıdır, çocuk çocuğun özgürlüğünde fikirini babasıyla açık-seçik tartışır ve eğitimde; ilk okulda, ögrenci öğretmeniyle bir kavram üzerine tartışır..Eger haklı çıkarsa o dersten zayıf almaz.. İş yerlerinde işcinin, develet dairlerinde memurun tüm hakları güvence altındadır ve karar mekanizmalarında söz sahibidir..gerçek sendika hakları ve özgürlüğü ise sadece sözde olmaz ve uygulanırda! Demokratik bir ülkede eger bir bireyin devletle anlaşamaması varsa hukukun mutlaka yörüngesi insandan/bireyden yana olandır!
Meleyen koyun şimdi şu yukarda dediklerimizin hangisi gerçekleşti.. Anlatta dinleyelim…
Eger onlar olmadı da bizler bununların olmamasına fikir beyan ediyorsak, somut örnekler vererek..yani sizinde gerçek birey ve aile olmanızda hak-hukukun sağlanması insan gibi yaşamanın..dayanışma ve solider bir halk yaşamının olmasını irdeliyorsak ve siz de hâlâ bana kalkıp bu düzenin böyle gitmesinde dinci ve cemaatci zihniyetin yatmasını savunur gibi saçmalık yapıyorsanız o halde anlayacağınız üzere beyinsiz meleyen koyun oluyorsun!
Ya da; ya kendini ya duygunu ya da imanını satmışsın! Seni hınzır seni sen demek ki toplum bireyi olamamışsın..halk olamamışsın..Sen bizim birey ve halkımızdan uzak dur..hınzır git işine ve melyen koyunlu kendini tarif eden ZINDIKLAR..YALTAKLIĜA..DALKAVUKLUĜA..çürümüş içi fos kavun’karpuzluğa devam.. Siz kim halk kim..bu toplumun bireyi olmak kim! Sizi pire ve keneler sözüm sizedir!
..hiç küsmedi deniz ve güneş.!
İnsanlar; güneşi ve denizi anlamadıkça heryerde 'biz' öleceğiz…
.......
......................
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta