Üzülme,
Yine de kıyamam sana.
Mevsim bahar sevdiğim,
Bütün günahları kapatıyor polenler,
Üzerime tortu tortu dökülüyor,
Kurtçukların larvaları,
Bu yüzden hep hazan rengi mendiller…
/
İçimden göçüp gidenleri sormazsan,
Göçmen kuşlar birer ikişer döndüler,
İçimden göçenlerse, artık gelmeyecekler.
Kurumuş dalları taşıdı yuvasına leylekler,
Sevgiyle tokuşturdular gagalarını,
Vuslatı sabrede sabrede bekleyerek.
/
Arada bardaktan boşalırcasına,
Ağlıyor gözlerim.
Bir anda özlemine gergef dokuyorum,
Irsi bir hastalık gibi vuruyor sol yanım,
Dilaltına sürülen tebessümler yutuyorum,
Üzerine bir bardak soğuk su içerek…
/
Nede olsa deniz kıyısı buralar,
Yosun bulaşmış kaldırımlarda,
Ölü balıklar,
Mundar kokuyor mısralar bu anlarda.
Oysa denize kavuşmaktı bütün niyetim,
Ayaklarımı geçtim de
Yüreğimin yorgunluğuna tuz basmak için…
/
Yeni yeni meyveye durdu erik ağaçları,
Bir gelinlik gibi giyindi toprak,
Az kaldı dünyaya geldiğin güne,
Asıl yüreğim o zaman kanayacak,
Heyecanla yutkunurken mısraları…
/
Sus dediğin için susuyorum sevgili,
İçimde doğmamış infiallerim varken,
Mülteci bir gülüşün içinde,
Mevlevi dervişler gibi kıvranıyorum.
Oysa içimde bir okyanus çilehanesi,
Gözyaşlarımla besleniyor,
Sen mutlu ol diye…
/
Rüzgarının önünde savrulup duruyorum,
İlk kurşunun düştüğü yerdeki barut izlerinden,
Ne kadar zor olsa da
Senden vazgeçmemenin derdindeyim.
Şimdi içimdeyim sevdiğim,
Derinlerimde,
Kayboldum…
Söyle,
Ne kadar kaybolur içinde insan…
/
Âdem Efiloğlu
Kayıt Tarihi : 19.6.2025 22:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!