günlerim hep derme çatma ve cüretkâr
zaman geçişleri de garazkâr
neydi bu bende ki günah Allah’ım
elim yüzüm gönlüm ter temizken
yoksa kaderim mi taçlanmaz
sen gel bari Helen
ne istersin söyle bu hak mukaddes vatandan
sen de kim oldun ki huzuru bozup sarsarsın
senin ermez aklın bizi sor da gör atandan
sen Kürt değilsin tehcirden kalan dönmesin
kürde benzetsen de Ermeni’den devşirme’sin
köze düşmeyen o elin ve yüreğin
acı ve tatlıyı bilir mi ki
gönlü pişmeyen beyini atın da gitsin
sen ne bilirsin ki sevgi yangınında ki kalbi
için dışın kor olmayınca
halkın vicdanın da üşüyor dönek yürekler
donuk geçmişi ile karanlıklarda boğulmak üzere
ihanetin mırıltısı var zorbaca içimizde
bir kalleş bir mermi yıkar
bir de kahpe bir söz yıkar er kişiyi
içimizde nedensiz bir sıkıntı doğuyor
Kimse geçmişinin kötü yönlerini yok edecek kadar sihirbaz
değildir...azap
Sevdiğim, tüm özlemli duygularda
olan olacağına varıyor işte
nasılsa bir kez demiş olduk da
aç açık biraz da kaçıktık
dolaşmaktan baş döndüğü için günlük gaileler içinde
hiç mi hiç uyanamadık
yüklendiğin de sırtımıza palanla çuval çuval saman
kör olmuş his yumağın kin ve nefret içinde
akıl havsala almaz tarif olmaz ağrısı
sütü bozuk olanın hayır yoktur biçimde
yekun alem bir olsa düzelmez ki eğrisi
hakkı bilen yüreğin dolgun olur sağrısı
Ya Resulüm! Hoş sefa geldin yine
mutlu etti cümle âlemi varın
kutlu oldun tüm İslam âlemine
sana doğru can gönülle akarım
Ya Muhammet sen aklıma gelince
Zehir içerikli hançerler batırılıyor canımıza ve canana
çekiliyor kanımız sinsice toprağımızın altına
çöp döküntüleri sıralanıyor köşe başlarına ardı ardına
haince bir gaflet içerisinde
sanki yaşıyorlarmış gibi Kaf dağının arkasında
akılları ayaklarının altında
(hep onların üzerinde vardır ateş kapatılmış-örtülmüş)
her gönül karılsa iç ve dış bir olsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!