Sorumluluk almaya mı benziyor dokunmak ….
büyüsünde boğulmaya mı….
git öyleyse hep içeriyi özleyerek …
gitmeyi başaramaz insan…
hesaplaşmalarını bitir ki bir yanın hep küs kalmasın sana.
Hava kış saatini vuruyor yinede yağmur koksun oda….
pencerenin aralığında kadın olmanın her türlü yorgunluğu
gece…
çıplak zemine değen su sesi
ve hepsinin çekinik kokusu.
kurcalıyor yorgan altı düşlerimi.
ben ne kadar dünyaya küssem…
en çok anneme kızgınım
onun kaderinin zorunlu tanıklığı ve ortaklığına.
anlamaz bu duruşlarımı yada anlarda karşı çıkışlarımı küçümser….
bilgece….
öfkelerime gülüp geçer.
Karşı çıkışlarımsa sonucunu bilip hiç yeltenmedikleridir….
dokusundan çoğu zaman tiksinsem de…
çoğu kez ondan olmanın imkansız sevgisi hırçınlaştırır beni
hayat verenim olduğu kadar katilimdir de benim…
bunu bilir…
bilirde her tanrı gibi uzak durur.
geç oldu bunun sorgusunu bitirmem…
ama kadının her türlü sömürüsü anne yargıçlı anne ellidir….
uyku yok…
sinir harbi bu…
birde dinmek bilmez bir acı…
ortada kalıvermenin kadrajıdır bu…
birde yuvarlak formlu derler kadına
ben tepeden tırnağa sivri uçlarla doluyum
ve kendimi kanatıyorum bu uçlarla….
bu kale önü bir karambol…
maçın bitiş düdüğü çaldı…
Kayıt Tarihi : 21.6.2007 10:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)